“Asrın afeti diyebileceğimiz 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin üzerinden bir yıl geçti. Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Elazığ, Malatya ve Hatay kentlerimizde yıkıma sebep olan bu depremler, Türkiye yüz ölçümünün yüzde 14’ünü doğrudan etkilemiş, milletçe yaşadığımız en kara gecelerden birine sebebiyet vermiştir. Bu iki büyük deprem o gün toplamda yüz beş saniye sürerken gönlümüzde süresiz ve de tarifsiz bir acı bırakmıştır.

On dört milyon vatandaşımızı doğrudan etkileyen bu afette 53 bin 537 canımızı yitirirken 107 bin 213 vatandaşımız da yaralandı. Etki alanı bakımından dünya literatürüne geçen bu depremlerde bir sabah büyük bir yıkımla karşı karşıya kalan aziz milletimiz, ilk andan itibaren canını hiçe sayarak artçı depremlerin sarsıntılarına karşın vatandaşlarımızı enkaz altından kurtaran insanların sadakati ve şefkatiyle bir oldu, birlik oldu. Zor zamanların en dirençli toplumlarından olan Türk toplumu, yardımseverliğin bir timsali haline gelerek her şeyini bir kenara bırakıp yekvücut oldu.

Devletin ve kurumlarının koordineli bir şekilde çok hızlı ve etkin olarak arama/kurtarma, tedavi/bakım, barınma/beslenme, psikolojik destekle beraber bu acının topyekûn paylaşılmasının en güzel örneğinin verildiği bu depremlerde, deprem çadırlarından konteyner kente; bir yıl dolmadan konteyner kentten kalıcı konutlara geçilmesindeki başarı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’mizin ne denli güçlü ve büyük olduğunun da bir göstergesi olmuştur.

Dayanışmanın verdiği güç ile tüm zorlukları aşan necip milletimiz asrın felaketinde asrın birlikteliğini bir kez daha tüm dünyaya gösterirken bu kucaklaşmaya ilk günden beri yüreğini ve elini uzatan Pamukkale Üniversitesi, bölgeye gönderilen sağlık çalışanlarından, yardım tırlarına; ruhsal destek eğitimlerinden, depremzedelere sağlanan her türlü olanağa, elinden gelen her şeyi tüm samimiyetiyle yerine getirmek için durmaksızın çalıştı.

Sadece bir yıl önce yaşadığımız bu büyük afetten bir yükseköğretim kurumu olarak bizlerin çıkartması gereken en büyük acı ders; yaşanılan bu tabloyu bir daha görmemek adına bilimsel ölçütler doğrultusunda hareket etmeyi ve deprem riski barındıran Denizli’mizde, ilgili paydaşlarla, bu büyük riske karşı doğru adımlar atabilmeyi sürdürebilmektir. Söz konusu adımlara yönelik geçtiğimiz yıl bizler PAÜ’de, Denizli Valiliği, Denizli Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı ve Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü ortaklığında “6 Şubat 2023 Kahramanmaraş (Türkiye) Depremleri ve Çıkarılması Gereken Dersler” adlı uluslararası sempozyum düzenledik.

Bu vesileyle 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybeden öğrencilerimiz Ömer TERAZİ, Şiraz ELMAHAMİDE, Müzeyyen Nur KARACA, Sema HADDUR, Selman Enes CANSIZ, Mustafa YOLCU, Elena DİNÇ, Emre ALKAN, Murat KUTEYNİ, Buket KELEŞ, Bade TUĞTEKİN, Helin OKAY, Büşra BALSEVER, Fatma DENİZ, Rabia Yeşil DÖNMEZ  başta olmak üzere, deprem şehidi olan tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve sabır diliyor; böylesi büyük bir afetin dünyanın hiçbir yerinde bir daha yaşanmamasını temenni ediyorum.

Prof. Dr. İsmail Çetişli Konferans Salonu’nda yapılan törende Kazak geleneğinde bulunan “tusav keser” ya da “köstek kesme” olarak isimlendirilen gelenek gerçekleştirildi. Tören İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yasemin Beyazıt’ın açış konuşması ile başladı. Açış konuşmaları fakülteden emekli Dr. Öğr. Üyesi Süleyman Tüzün’ün ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Durmuş Akalın’ın konuşmaları ile devam etti.

Pamukkale Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Durmuş Akalın konuşmasında; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi’nin Cumhuriyetin 100. Yılında önemli etkinlikler yaptığını, bunlar içerisinde kaleme alınan kitaplar dolayısıyla editörleri ve yazarları tebrik ettiğini, yapılan bu çalışmaların kurumsal hafızanın oluşumu için çok önemli olduğunu belirtti.

Dekan Beyazıt: “100. yıla armağan için hazırladığımız ‘Sosyal Bilimlerde Cumhuriyetin Birikimi ve İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi’ isimli kitabımızda sosyal bilimlerde cumhuriyetin birikimini ortaya koymayı hedeflediğimiz gibi fakültemizin, bölümlerimizin tarihçesini, üretilen lisansüstü tezleri inceleyerek 30 yılımızın bir bilanço değerlendirmesi yapmak istedik.”

İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yasemin Beyazıt konuşmasında şunları dile getirdi: “100. yılda tarihte pek çok defa yaşadığımız gibi çeşitli baş edilmesi güç hadiselerle karşılaştık. Yaşadığımız 6 Şubat depremi binlerce kayba, acıya neden oldu. Yaralarımızı milletçe sarmaya çalıştık. Ardından yaşanan Filistin olayları içimizde yeni acılar, burukluklar bıraktı. Osmanlı Devletinin o topraklarda bıraktığı adaletin, sevginin ve merhametin ne kadar önemli olduğunu bizlere bir daha gösterdi. Kuzey Irak’ta verdiğimiz 12 şehidimizin acısı çok taze, şehitlerimiz ve Denizlili şehidimiz Tavaslı Mehmet Serinkan artık beka âleminde, ölüm şerbetini değil, ölümsüzlük şerbetini içtiler. Ruhları şad olsun. Tarih bize gösteriyor ki bu topraklarda yaşamak var olmaya çalışmak bedel istiyor. Çok şükür ki hala ‘vatan sağ olsun’ kelimelerini söyleme dirayetini gösteriyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılında fakülte olarak yoğun bir faaliyet içerisindeydik. 100. yıl etkinliklerimize 19-21 Eylül tarihleri arasında TTK ve Özbekistan Bilimler Akademisi ile gerçekleştirdiğimiz Tarih Çalıştayı ile başladık. Özbekistan’daki kardeşlerimizin de 100. yıl coşkumuzu taşıdığını bizatihi görerek mutlu ve mesrur olduk. Bölümlerimiz nitelikli, kapsamlı paneller, konferanslar ve öğrenci sempozyumları gerçekleştirdi. Tarih Bölümüzün yaptığı Maveraünnehir’den Anadolu’ya Tarihin Derin Kökleri ve Tarihçilik Çalıştayı, Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım bölümüzün yaptığı III. Uluslararası Konservasyon ve Restorasyon Öğrencileri Sempozyumu, İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümüzün düzenlediği 7. Öğrenci Sempozyumu; Çağdaş Türk lehçeleri ve Edebiyatları, Fransız Dili ve Edebiyatı, Sosyoloji ve Türk Dili Edebiyatı bölümlerimizin yaptığı konferanslar, paneller akademiye, öğrencilerimize önemli katkı sağladı. Konferanslar, paneller çok önemli olmakla birlikte fakülte olarak asıl kalıcı eserlerimiz kitaplarımız olacaktır. Bu anlayışla sene başından itibaren hummalı bir çalışmaya giriştik ve 100. yıla armağan kitaplar hazırladık.  İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanlığı olarak 100. yıla armağan için hazırladığımız ‘Sosyal Bilimlerde Cumhuriyetin Birikimi ve İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi’ isimli kitabımızda sosyal bilimlerde cumhuriyetin birikimini ortaya koymayı hedeflediğimiz gibi fakültemizin, bölümlerimizin tarihçesini, üretilen lisansüstü tezleri inceleyerek 30 yılımızın bir bilanço değerlendirmesi yapmak istedik. Kitabımız fakültemizin, bölümlerimizin kimler tarafından, nasıl, hangi anlayışlarla, hangi hedeflerle kurulduğunu, nasıl gelişip büyüdüğünü, neler ürettiğini, hangi noktaya gelindiğini tespit etmeye çalışmıştır.”

Dekan Beyazıt: “100. yıl için yapılan etkinliklerimizle, yazılan 9 kitabımızla tüm akademik ve idari personelimin ‘İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesinin bir üyesi’ olma bilinciyle, kuruma aidiyet duyarak çalıştıklarını görmek bizleri çok mutlu etmiştir.”

Fakülte kitabımız dışında bölümlerimizden Arkeoloji, Coğrafya, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları, Felsefe, Sanat Tarihi, Sosyoloji ve Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerimiz de 100. Yıla armağan kitapları hazırladılar. 2023 yılı mezuniyet töreninde yaptığım konuşmada etkinliklerimiz ve kitaplarımızla 100. yıl için tarihe önemli bir not düşeceğimizi belirtmiştim. Fakültem hazırlanan 9 kitap ile bu sözümü mümkün kıldı, bugün bunun mutluk ve gururunu taşıyorum, fakültemizin potansiyelinin, müktesebatının çok güçlü olduğunu, bölümlerimiz arasındaki irtibatı, iş birliğini geliştirerek, sahip olduğumuz çalışma barışını koruyarak ve üreteceğimiz yeni projelerle çok daha iyi noktalara ulaşacağımıza inancımın tam olduğunu belirtmek isterim. 100. yıl için yapılan etkinliklerimizle, yazılan 9 kitabımızla tüm akademik ve idari personelimin “İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesinin bir üyesi” olma bilinciyle, kuruma aidiyet duyarak çalıştıklarını görmek bizleri çok mutlu etmiştir. Bayrağı bizlerden devralacak yetişen genç nesil akademisyenlere büyük görevler düştüğünü, sadece bireysel başarının değil kurumsal başarının da çok kıymetli olduğunu belirtmek isterim. Bugün söylediklerimi mümkün kılan bölüm başkanlarımız, editörlerimiz ve hocalarımız Prof. Dr. Celal Şimşek’e, Prof. Dr. Türkan Erdoğan’a Prof. Dr. Hasan Kara’ya, Prof. Dr. Nergis Biray’a, Prof. Dr. Turgut Tok’a, Prof. Dr. Mustafa Beyazıt’a, Prof. Dr. Dilek Çetindaş’a, Prof. Dr. Fatih Sultan Mehmet Öztürk’e, Doç. Dr. Umay Oğuzhanoğlu Akay’a,  Doç. Dr. Kamuran Şimşek’e, Arş. Gör. Dr. Kevser Sönmez’e ve Dr. Meryem Canseven’e hassaten teşekkürlerimi sunuyorum. Son olarak bizleri destekleyen ve yüreklendiren Rektörümüz Prof. Dr. Ahmet Kutluhan’a, törenimize katılım gösteren Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Durmuş Akalın’a, dekan yardımcılarıma, idari personelime ve bugünümüze tanıklık eden sizlere gönülden teşekkür ederim. Akif’in dediği gibi ‘Bu şafaklarda yüzen al sancak, hiç sönmeyecek’ eğer biz çalışırsak ve fedakârlık gösterirsek… Nice 100 yıllara, sağ olun, var olun.”

Törende editör ve yazarlar, kitaplarının tanıtımlarını gerçekleştirdiler. Kitapların akademik hayata takdimi gerçekleştirildikten sonra, kitap editörlerine, yazarlarına teşekkür belgesi verildi.

Denizli mezar taşları yüzey araştırması ekibini ilçelerine davet eden, her türlü imkânı onlara sağlayarak ilçelerinin mezar taşlarını yeni nesillerle buluşmasını temin eden Beyağaç Belediye Başkanı Mustafa Akçay ile Çivril Belediye Başkanı Niyazi Vural’a akademiye olan ilgi ve desteklerinden dolayı Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Durmuş Akalın tarafından şilt takdiminde bulunuldu. Belediye başkanları ise öğrencilere kitap hediyesinde bulundu.

Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Emine Şeker Ün yapılan ameliyat hakkında açıklamalarda bulundu: Orbita; kafatasımızda gözümüzü ve eklerini çevreleyen 7 adet orta yüz kemiğinin birleşerek oluşturduğu kemik çukura verilen isimdir. Göz bölgesine alınan güçlü künt travmalar sonucu orbitanın en zayıf bölgelerinde kemik kırıkları oluşabilir. Bu kırıklar genellikle alt duvarda görülür. Gözümüzü aşağı baktıran alt göz kasın ve göz etrafındaki yağ dokusu bu kırık bölgesine sıkışabilir ve gözümüzde hareket kısıtlılığına sebep olabilir. Hastamızda da sağ göz alt orbita duvarında küçük bir kemik kırığı oluşmuş ve alt göz kası kırık kemik kenarları arasına sıkışmış durumdaydı.

Özellikle yukarı bakarken sağ gözde belirgin hareket kısıtlılığı ve buna bağlı çift görme şikayeti mevcuttu. Hastamız daha önce  çeşitli merkezlere başvurmuş ve opere edilememişti. Çünkü orbita cerrahisi yapan göz hekim sayısı Türkiye’de oldukça az sayıdadır. Bu alanın cerrahisi ile ilgili göz hekimi bulunmadığından plastik cerrahi tarafından orbital taban kırığı cerrahisi yapılabilmektedir. Ancak özellikle gözün hareketini sağlayan kas sıkışmalarında bölgenin anatomisine ve fizyolojisine daha hakim olacağından dolayı orbita cerrahisinin göz hekimleri tarafından operasyonun yapılması daha uygundur. Göz  cerrahisinde kırık bölge ortaya çıkarılarak sıkışmış dokular nazikçe ortaya çıkarılmalı ve defektli kemik bölgesinde bir implant konularak kemik yüzey onarılmalıdır. Bizim hastamızda da orbita taban kırığı olan bölgeye alt göz kapağı iç bölgesinden kesi yapılarak ulaşılmış böylece cilt üzerinde belirgin iz oluşumunun önüne geçilmiştir. Sonrasında kırık içerisine fıtıklaşmış alt göz kası titizlikle kurtarılarak kırıklı bölge, bir medpor implant yardımı ile onarılmıştır.

Cerrahi sonrası ilk günden itibaren hastamızın göz hareketlerinin normale dönüştüğünü söyleyen Dr. Emine Şeker Ün depremzedemizin sağlığına kavuştuğu için mutlu olduğunu belirtti.

Hastamız Elif Aslan ise depremden sonra buraya geldikleri ilk günden itibaren her konuda yardımcı olan herkese, Dr. Emine Şeker Ün’e ve PAÜ Hastanesi çalışanlarına teşekkür etti.

Denizli Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünde yapılan eğitimlerin ilki Doç. Dr. Tuğçe Toker Uğurlu tarafından gerçekleştirildi. Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman İsmail Özdel ile Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Kadriye Bici’nin katılımıyla yapılan ilk eğitimde; danışmanlık hizmetinin sürekliliğinin sağlanması kararlaştırıldı. Eğitimlere Pamukkale Üniversitesi Psikiyatri Ana Bilim Dalındaki tüm öğretim üyelerinin katılacağı bildirildi.

Bu hafta içinde de devam edecek eğitimlerde, ruh sağlığı çalışanlarının psikolojik ilk yardımı nasıl verecekleri, nelere dikkat edecekleri ve kendilerinin yaşayabilecekleri olası durumlar ile bu durumlarda ne yapacakları gibi konular ele alınacak olup ayrıca alanda çalışan ruh sağlığı çalışanlarının tükenmişlik gibi yaşayabilecekleri diğer sorunlara da danışmanlık hizmeti verileceği açıklandı.

Uzun süredir Kronik Obstruktif Akciğer Hastalığı (KOAH) tanısı bulunan ve almakta olduğu tedavilere rağmen yakınmaları süren hasta ülkemizde az sayıda merkez tarafından gerçekleştirilmekte olan bronkoskopik volüm küçültücü işlemlerden olan coil (akıllı sarmal tel) tedavisi için Pamukkale Üniversitesi Hastaneleri Göğüs Hastalıkları kliniğinde değerlendirildi. Hazırlıkları tamamlanan hastada coil uygulaması öncesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erhan Uğurlu tarafından hava yollarını görüntülemek için yapılan fiberoptik bronkoskopi işlemi sırasında beklenmeyen bir görüntü ile karşılaşıldı. Hastanın sağ akciğerinde, bulunduğu hava yolunu kapatan bezelye tanesi görüldü. Uygun malzeme ve manevra ile tecrübeli ekip tarafından tamamen çıkarılabilen bezelye tanesi hastayı da şaşırttı. Başarı ile tamamlanan yabancı cisim çıkarma işlemi sonrası hastaya bronkoskopik volüm küçültücü coil uygulaması yapıldı. Başarılı geçen iki işlem sonrası bilgilendirmede bulunan Doç. Dr. Erhan Uğurlu aspirasyon denilen akciğere yabancı cisim kaçmasının genellikle çocuklarda beklense de düşük oranda yetişkinlerde de görülebildiğine dikkat çekti. Uğurlu, bezelye tanesi olması nedeniyle küçük bir hava yolunda tıkanıklığa yol açarak hastada bulgu vermeyen yabancı cisim aspirasyonlarının öksürük, balgam, hırıltı gibi yakınmalara; zatürre, akciğerde sönme gibi istenmeyen durumlara da yol açabileceği konusunda uyarılarda bulundu.

Hem KOAH’a yönelik bronkoskopik volüm küçültücü coil tedavisi gerçekleştirilen hem de akciğerine kaçan bezelye tanesi çıkarılan hasta, başta Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erhan Uğurlu olmak üzere tüm ekibe teşekkürlerini bildirdi, işlemler sonrası izleminde sorun görülmeyen hasta kontrollerine gelmek üzere taburcu edildi.

“Sevgili Öğrenciler, Çok Kıymetli Hocalarım ve Değerli Mesai Arkadaşlarım!

Üniversite-şehir birlikteliğinin en güzel örneklerinden birini sergilediğimiz 2022’de, yapılan anlamlı etkinliklerle 30. yılımızı hep birlikte taçlandırdık. Temelleri sağlam atılan Üniversitemizin eğitimde, araştırmada ve üretimde evrildiğini deneyimlediğimiz bu yılda, sağlık turizmi projelerinden Teknofest başarılarına; tıp, tarım, sanayi ve birçok eğitim alanında yeniliklere imza attık.

Yenilikçi AR-GE ve ürün geliştirmeleriyle öz gelirlerini artırmayı, bunu da bilimsel yatırıma çevirmeyi hedeflediğimiz bu ilim yolunda mühendislik, teknoloji, tekstil gibi önemli ögelerin ülkemiz ekonomisindeki ilerlemelerine katkıda bulunmak için çok çalıştık ve çalışacağız…

Her yeni yıl, içinde birçok umudu barındırır. Bizler bu yılı, edinilen kurumsal ve kentsel deneyimlerle, Denizli’nin hem kültürel hem tarihi hem de ekonomik dokusuna bir motif katabilmenin bitmeyen heyecanı ile tamamlıyor; Cumhuriyetimizin 100. yılını büyük bir onur ve gururla kutlayacağımız 2023’e adım atıyoruz.

2023’te Cumhuriyetimizin yeni yüzyılı olan Türkiye Yüzyılına emek vermek için durmaksızın çalışmak, artık daha önemli hale gelmiştir. Çünkü takip eden değil takip edilen bir ülke olmaya devam edebilmek bunu gerektirir.

2023’ün hepimiz için umutların gerçeğe dönüştüğü, ülkemize, milletimize ve tüm insanlığa huzur, sağlık ve mutluluk getiren bir yıl olmasını diliyorum. Milli heyecan ve ruh ile daha çok çalışıp; birbirinden önemli işlere imza atacağımız bir yıla girerken yeni yılın, müreffeh bir gelecek yolunda, dostluk ve kardeşlik bağlarımızı daha da güçlendirmesi en büyük ümidimdir.

Rektör Kutluhan: “Böylesi prestijli bir etkinliğe ev sahipliği fırsatını Üniversitemize sunan Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Salim Atay ve ekibine teşekkürlerimi sunuyorum.”

Konu ile ilgili açıklama yaparak müjdeyi veren Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kutluhan şunları ifade etti: “Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi tarafından bugün yapılan toplantı ile bildirilen EgeKaf 23’e ev sahipliği yapma görevimiz; Üniversitemiz, şehrimiz ve Ege Bölgesi için hayırlı uğurlu olsun. Böylesi prestijli bir etkinliğe ev sahipliği fırsatını Üniversitemize sunan Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Salim Atay ve ekibine teşekkürlerimi sunuyorum. EgeKaf 23’e ev sahipliği yapma hedefimizde bizleri destekleyen Denizli Valimiz sayın Ali Fuat Atik başta olmak üzere Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Osman Zolan, Denizli Sanayi Odası Başkanı Sayın Müjdat Keçeci, Denizli Ticaret Borsası Sayın İbrahim Tefenlili, Denizli Ticaret Odası Başkanı Sayın Uğur Erdoğan’a teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca EgeKaf 22’de Üniversitemizi yalnız bırakmayan ve EgeKaf 23 için bizden desteklerini esirgemeyen Denizli iş dünyasına, akademik ve idari personelimize ve motivasyonları ile bizleri güçlendiren sevgili öğrencilerimize şükranlarımı sunarım. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi koordinatörlüğünde EgeKaf 23’ün tüm paydaş üniversiteleri, Denizli yerel yönetimleri ve iş dünyası ile iş birliği içinde Denizli’miz için muhteşem bir etkinliğe imza atacağımızdan eminim. EgeKaf 23’ün Üniversitemize, Denizli’mize ve Ege Bölgemize hayırlı olmasını diliyorum.”

23-24 Şubat 2023 tarihinde düzenlenmesi planlanan Ege Bölgesi Kariyer Fuarı (EgeKaf 23) Ege Bölgesi’nin üniversite gençliğini iş dünyası ile bir araya getirecek. Fuar kapsamında mülakat atölyeleri, seminerler, paneller, sosyal etkinlikler, söyleşiler, öğrenci odaklı pek çok eğitim, workshop çalışmaları, sempozyumlar hazırlanması planlanıyor.

Pamukkale Üniversitesi Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Gençlik Buluşması programına Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte Denizli Valisi Ali Fuat Atik, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, AK Parti Denizli Milletvekilleri Şahin Tin, Nilgün Ök, Cahit Özkan,  Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kutluhan, Merkezefendi Kaymakamı Dr. Adem Uslu, Pamukkale Belediye Başkanı Avni Örki, AK Parti Denizli İl Başkanı Yücel Güngör, öğretim üyeleri ve çok sayıda öğrenci katıldı.

Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından program Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan’ın gerçekleştirdiği konuşma ile devam etti.

Rektör Kutluhan: “Sayın Bakanımızı Üniversitemizde ağırlıyor olmak, kuruluşunun 30. yılını kutladığımız 30 yıl 30 Tema Etkinliklerimizin bizler için en büyük teması oldu.”

Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan konuşmasında şunları kaydetti: “Sayın Bakanımız, dış politikamızdaki yoğun gelişmelere rağmen Pamukkale Üniversitesine gelmeniz bizlerle, öğrencilerimiz ile burada beraber olmanız bizleri çok mutlu etmiştir. Gördüğünüz gibi Üniversitemiz sizi aşkla beklediğini salondaki bu kalabalık ile gösteriyor. En önemlisi bu hafta Üniversitemizin kuruluşunun 30. yılı münasebeti ile düzenlediğimiz 30 yıl 30 Tema Etkinlikleri ile kutluyor olmamız. Sayın Bakanımızı Üniversitemizde ağırlıyor olmak ise bizim için temaların en büyüğü oldu. Bakanımıza tekrar hoş geldiniz diyor, teşekkürlerimi sunuyorum.”

Bakan Çavuşoğlu: “Bu dönemde bizim ilham kaynağımız gençler. Siz gençlerin hayallerinden, memleket sevdasından,  enerjisinden, vizyonundan bizler çok ilham alıyoruz.”

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun konuk olduğu Gençlik Buluşması programı kapsamında düzenlenen İlk Ders “Girişimci ve İnsani Türk Dış Politikası” adlı etkinlikte yaptığı konuşmada şunları dile getirdi: “Bugün Denizli’de Denizlili hemşerilerimizle farklı programlarda bir araya geldik. Bu program çerçevesinde bugün Pamukkale Üniversitesinde bulunmaktan büyük mutluluk ve onur duyuyorum. Sevgili Rektörümüze ve Denizli ÜNİAK’a bu programı düzenledikleri; öğrenci kardeşlerimize özellikle bizim toplantımıza katıldıkları için çok teşekkür ediyorum. 30. yılınız kutlu olsun! Üniversitemizin özellikle şehirle, Denizli halkı ile kaynaştığını da görüyorum. Halkla kaynaşmayan, bütünleşmeyen hiçbir kurum başarılı olamaz. O nedenle Rektörümüze, Üniversite Yönetimimize ve çok kıymetli hocalarımıza ve öğrencilerimize teşekkür ediyoruz. Bugün dış politikalarımızın önceliklerini sizlere anlatmaya çalışacağım. Dış politikamızı tanımlamak için ilkelerini belirlemek için sahada yaptığımız çalışmaların sebeplerini iyi açıklayabilmemiz için öncelikle dünya nerede nereye gidiyor, nasıl değişiyor bunları gözlemlememiz lazım, analizini iyi yapmamız lazım. Tespitlerde bulunup ona göre politikayı kurgulayıp sonra sahada ve masada uygulamak lazım. Bugün baktığımız zaman dünyada belirsizlik çağının olduğunu görüyoruz. Geçmişte geçiş dönemlerine baktığımız zaman, bunların çok daha uzun olduğunu görüyoruz. Örneğin Bratislava Barış Anlaşması’nın imzalanmasının ardından kurulan süreç 150 yıl sürmüştür. Viyana Anlaşması ile kurulan sistem ise Birinci Dünya Savaşı’na kadar bir asır sürmüştür. Yine 1945’ten İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan sistem, 1989 yılında soğuk savaşın bitimine kadar yarım asır sürmüştür. Soğuk savaşın yarattığı iki kutupluluğun sona erdiği dönemden sonra başlayan süreç çok kısa sürdü. Yani belirsizlik şu anda dünyada hakim. Eskiden sistemler vardı, şimdi sistemsizlik hakim. Her şey o kadar çabuk değişiyor ki bu değişime nasıl ayak uyduracağız? Bir taraftan geleneklerimizden bahsediyoruz, bunları korumamız lazım ama bir taraftan da yeniliklere kendimizi adapte etmeye çalışıyoruz. Teknolojideki yenilikleri ne kadar yakalayabiliyoruz? Hepimiz zorlanıyoruz, sürekli elimizdeki cihazları değiştiriyoruz. Kaldı ki, şu an elimizdeki cihazlar, telefonlar içindeki güç geçmişte uzaya fırlatılan sistemin içindeki teknolojiden çok daha fazlasını kapsıyor. Ona rağmen yetişmekte zorluk çekiyoruz. Bu dönemde bizim ilham kaynağımız gençler. Siz gençlerin hayallerinden, memleket sevdasından enerjisinden, vizyonundan bizler çok ilham alıyoruz.

Bakan Çavuşoğlu “Taktik ne istediğini bilmek, strateji ise niye istediğini bilmektir.”

“Neorealist okulun önemli temsilcilerinden Kenneth Waltz, günümüzdeki devletleri aynı anda farklı yönlere hareket eden bilardo toplarına benzetmektedir. Birbirinden farklı dinamikleri olan süreçleri aynı anda yönetebilmek bugün artık bir zorunluluk. Diplomasiyi, zamanı yönetebilmek için strateji ve taktiği birlikte kullanmamız gerekiyor. Taktik ne istediğini bilmek, strateji ise niye istediğini bilmektir. İkisi birlikte kullanılmazsa yönünüzün dışında kaldığınız gelişmelerin belirlenmesi kaçınılmaz olur. Günümüzde bunu zamanın hızlı akışına göre de ayarlamak gerekiyor. Bu dönemde değişimi yakından takip etmek için iyi analiz etmek ve kendimizi uyarlamamız adeta bir zorunluluktur. Aksi takdirde yönümüzü tayin etmekte zorlanırız. Avrupa’nın ortasında savaş devam ediyor. Bu savaş küresel dinamikleri de etkiliyor. Büyük güç mücadelesi sadece bizim bölgemizde değil, dünyanın her yerinde keskinleşti. Asya, Uzak Doğu gibi dünyanın diğer bölgelerinde de bu güç mücadelesi keskinleşti. Bu mücadelenin yansımalarını da artık küreselleşen dünyada bölgesel düzeyde görmüyoruz, dünyanın her yerinde görüyoruz ve hissediyoruz. Geleneksel büyük güçlerin etki kaybettiğini yeni güçlerin ortaya çıktığını görüyoruz. Bu yeni güçlerin bazıları eskiden Çin gibi ekonomik güçtü. Bugün çok sayıda sınırlamalarla mücadele ediyoruz. Salgın, iklim değişikliği, göç, terörizm enerji ve gıda krizleri insanlığın ortak sorunudur. Mevcut uluslararası sistem bunlara yanıt verememektedir. Bunların çözümü olarak her kurgulanan kural temelli sistemin ne olduğu konusunda bile artık bir mutabakat yok. Bazıları kural temelli diyor, bazıları da kanun temelli dünya diyor. Uluslararası örgütler, uluslararası sözleşmeler, mahkemelerin oluşturduğu içtihatlar var. Dolayısı ile bir mutabakatın olmadığını görüyoruz. Bu ortamda sisteme baktığınız zaman maalesef bu zorluklara rağmen dayanışma yerine rekabet hakim oluyor. Tabi böyle dönemlerde, sağduyu diyalog ve diplomasiyi öne çıkaran aktörlere ihtiyacımız var. Türkiye olarak bugün bizim de yapmaya çalıştığımız bu. Statik gelişmeleri izleyen bir Türkiye yok artık. Gelişmelere yön veren bir ülke olduk. Doğudan batıya ülkemizi ilgilendiren kritik meselelerde Türkiye’yi herkes ana aktör olarak görüyor.”

Bakan Çavuşoğlu: “Her sene üniversite öğrencilerimize, Bakanlığımızda staj imkânı tanıyoruz. Bugünkü hizmetlerimizin sizlerin geleceği olduğunu biliyoruz.”

Konuşmasının devamında her yıl aydınları, siyasetçileri, gazetecileri, öğrencileri bir araya getiren Antalya Diplomasi Forumunun ikinci yılında bir dünya markası haline geldiğini ifade eden Bakan Çavuşoğlu şunları ifade etti: “Antalya Diplomasi Forumuna Pamukkale Üniversitesinden arkadaşlarımız da katıldılar. Seneye inşallah 8-30 Nisan tarihlerinde öğrencilerimizi bekliyoruz. Öğrencilerimize önem veriyoruz, sadece gelip dinlemeleri için değil, onlara görevler de veriyoruz. Yabancı heyetlere eşlik ediyorlar, onlarla sohbet ediyorlar, panelleri dinliyorlar, dolayısıyla güzel sorular da soruyorlar. İki yıl içindeki dünyadaki en önemli, en saygın platformlardan bir tanesi haline geldi.  Her sene üniversite öğrencilerimize Bakanlığımda staj imkânı tanıyoruz. Cumhurbaşkanlığına başvuruluyor, bizim bakanlığı talep edenler oradan gönderiliyor. Tabi tamamen mümkün değil, geçen yıl 10 bin başvuru olmuş ve buradan bize gelen arkadaşlarımızla da ben tüm gruplarla oturdum sohbet ettim. Yemek yediğimiz gruplar da oldu.  AB Başkanlığımız, Ulusal Ajansımızın biliyorsunuz Erasmus programları var. Yurtdışına öğrenci gönderiyoruz, eğitim imkânlarından faydalandırmaya inşallah devam edeceğiz. Bugünkü hizmetlerimizin sizlerin geleceği olduğunu biliyoruz.”

Programın son kısmında öğrencilerden gelen sorular Bakan Mevlüt Çavuşoğlu tarafından yanıtlandı.