yeni yazısı – Denizli Haber Denizli Güncel https://yirmihaber.com Denizli Haber Sun, 03 Jul 2022 14:13:31 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.4.4 Yirmilik Dişi Çektirmek: Yapmalı Mı? Yapmamalı mı? https://yirmihaber.com/yirmilik-disi-cektirmek-yapmali-mi-yapmamali-mi/ https://yirmihaber.com/yirmilik-disi-cektirmek-yapmali-mi-yapmamali-mi/#respond Sun, 03 Jul 2022 14:12:50 +0000 https://yirmihaber.com/?p=5286 Yirmilik dişler, insanların sahip olduğu son azı dişlerdir ve bu genellikle onlu yaşların sonlarında veya yirmili yaşların başında çıkar. Bu dişler düzgün çıkıyorsa, sağlıklı ve düzgün dizili ise, muhtemelen bunları..

The post Yirmilik Dişi Çektirmek: Yapmalı Mı? Yapmamalı mı? first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.

]]>
Yirmilik dişler, insanların sahip olduğu son azı dişlerdir ve bu genellikle onlu yaşların sonlarında veya yirmili yaşların başında çıkar. Bu dişler düzgün çıkıyorsa, sağlıklı ve düzgün dizili ise, muhtemelen bunları aldırmanıza gerek yoktur. Bunların temizlenmesi de yeterince kolaysa ve tamamen patlamışsa, çıkarılmasına gerek yoktur.

Ancak sorun, çoğu zaman, bu son azı dişlerinin uygunsuz şekilde çıkması ve sonunda sorunlara neden olmasıdır. Bunlar garip bir açıyla ya da diş etlerinizden dışarı çıkabilir ve hatta tamamen gizli kalabilirler. Tüm bu nedenler dişlerin çıkarılmasını gerektirir ve diş hekiminizi ziyaret etmeniz, yirmilik dişinizin ne durumda olduğunu ve çekilmesi gerekip gerekmediğini öğrenmenize yardımcı olacaktır.

Yirmilik dişinizin çekilmesi gerekip gerekmediğini belirlemek…

Yirmilik dişinizin çekilmesi gerekip gerekmediğini belirlemeniz için, diş hekimlerinin dişlerin çekilmesini önermesinin daha yaygın nedenlerinden bazılarını burada görebilirsiniz:

Eksik sürme – yirmilik dişiniz tam olarak çıkmadığında bunun çıkarılması gerekir. Bunun nedeni, böyle bir dişin temizlenmesinin zor olacağı ve bu nedenle bölgede bakteri artışına neden olabileceğidir.

Gömülü yirmi yaş dişi – diş hekiminiz yirmi yaş dişinizin etkilendiğini söylediğinde, bu temelde yirmi yaş dişinizin diş etlerinizi kıramadığı ve altında sıkıştığı anlamına gelir. Bu, ağrı, diğer dişlerinizin yanlış hizalanması, diş eti hastalığı ve diğer diş sorunlarının zenginliği gibi birtakım sorunlara neden olabilir.

Gelecekteki sorunların önlenmesi– diş hekimleri, yirmilik dişlerin ortaya çıkmalarında bir sorun öngördüklerinde ekstra azı dişlerinin çıkarılmasını önerebilirler. Bunlar çıkmaya başladığında kaçınmak isteyebilecekleri bazı problemler arasında mevcut dişlerin çapraşıklığı, dişin eksik sürmesi ve çarpık veya diş etlerinin kenarından çıkma olasılığı sayılabilir.

Yirmilik Dişinizi Çektirdikten Sonra Ne Olur?

Yirmi yaş dişlerinizin gerçekten çekilmesi gerektiğine karar verildiğinde, diş hekiminiz operasyonun ne zaman gerçekleşeceğini planlayacaktır. Her türlü ameliyatta olduğu gibi bu prosedür için hazırlanmanız tavsiye edilecektir. Yirmilik dişiniz çekilmeden birkaç gün önce alkol ve sigara gibi bazı şeylerden kaçınmanız söylenecektir. Ayrıca operasyondan sonra sizi güvenli bir şekilde eve götürmek için yanınızda birinin gelmesi söylenecektir.

Diş hekimi ilk kesiği yapmadan önce anestezi uygulanacaktır. Anestezi söz konusu olduğunda seçenekleriniz lokal, sedasyon ve genel anesteziyi içerir. Kullanacağınız tür, diş hekiminizin hangisini tercih ettiğinizi söyleme seçeneğiniz olsa da, özellikle yirmilik diş çekiminiz için diş hekiminizin ne önereceğine bağlı olacaktır.

İşlemden sonra iyileşmeniz için biraz zaman verilecektir ve bu aynı zamanda size ne tür anestezi verildiğine de bağlıdır. Sedasyon ve genel anestezi kullananlar için, kendinize gelene kadar izleneceğiniz bir uyanma odasına götürüleceksiniz. Lokal anestezi kullananlar için, ayrılmanıza izin verilmeden önce dişçi koltuğunda iyileşmeniz için yeterli zaman verilecektir.

Ayrıca eve gitmeden önce size bir dizi talimat verilecektir. Bu, yorucu faaliyetlerden kaçınma ve normal, günlük hayatınıza devam etmeden önce en az bir gün dinlenme tavsiyesini içerir. Ayrıca bol su içmeniz, kafein, gazlı içecekler, alkol ve sıcak içeceklerden kaçınmanız ve iyileşme döneminiz boyunca sadece yumuşak yiyecekler yemeniz söylenecektir. Baharatlı yiyecekler ve sert yiyecekler de “bu arada yemeyin” listesinde yerini alır.

Ameliyatınızdan sonra diş hekiminizin belirlediği kurallara uyun, iyi olacaksınız. Size söylenenlere uymadığınız takdirde kendinizi şişlik, şiddetli ağrı ve enfeksiyon gibi sorunlarla başa çıkmak için geri dönerken bulabilirsiniz.

Saygı ve Sevgilerimle.

Diş Hekimi Erdal Ersan

Özel İmplavizyon Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği

Bozkurt / Denizli

 

 

The post Yirmilik Dişi Çektirmek: Yapmalı Mı? Yapmamalı mı? first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.

]]>
https://yirmihaber.com/yirmilik-disi-cektirmek-yapmali-mi-yapmamali-mi/feed/ 0
Ağız Cerrahisinin Temelleri https://yirmihaber.com/agiz-cerrahisinin-temelleri/ https://yirmihaber.com/agiz-cerrahisinin-temelleri/#respond Fri, 03 Jun 2022 10:55:38 +0000 https://yirmihaber.com/?p=5071 AĞIZ CERRAHİSİNİN TEMELLERİ: NEDİR VE NASIL HAZIRLANIRSINIZ? Ağız cerrahisi tam olarak nedir ve bir kişinin bunu ne zaman yaptırması gerekir? Ağız ve çene cerrahisi, bazen adlandırıldığı gibi, bir kişinin ağzı,..

The post Ağız Cerrahisinin Temelleri first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.

]]>
AĞIZ CERRAHİSİNİN TEMELLERİ: NEDİR VE NASIL HAZIRLANIRSINIZ?

Ağız cerrahisi tam olarak nedir ve bir kişinin bunu ne zaman yaptırması gerekir? Ağız ve çene cerrahisi, bazen adlandırıldığı gibi, bir kişinin ağzı, dişleri ve çenesi ile ilgili sorunları düzeltmeye odaklanan bir tıp alanıdır. Ağız cerrahisi olarak kabul edilebilecek birkaç işlem vardır ve bunlar arasında diş çekimi, kök kanalları, diş implantları ve çene onarımları yer alır.

Diş çekimi için yirmi yaş dişlerinin çekilmesini listeye dahil edebilirsiniz. Gömülü dişlerin çıkarılması, çürük veya kırılmış dişlerin çekimi ve hatta doğal olarak düşmeyen süt dişlerinin çıkarılması da buraya eklenebilir. Bazı diş hekimleri de estetik diş hekimliği yaparken veya diş telleri yardımıyla dişleri düzgün bir şekilde hizalamaya çalışırken bazı dişleri çekmeyi gerekli görmektedir.

Ağız cerrahisine ne zaman ihtiyacınız var?

Diş hekiminiz ağız cerrahisi ile ilgili işlemlerden birinin ne zaman gerekli olduğunu size söyleyecek ve ayrıca işlemin ne için olduğunu ve ameliyattan önce ne yapmanız gerektiğini de söyleyecektir. Ayrıca ameliyatın ne zaman gerçekleşeceği ve ne beklemeniz gerektiği de size söylenecektir.

Diş hekiminiz, operasyon öncesi ve sonrasında hangi ilaçlara ihtiyacınız olacağını ve neleri hazırlamanız gerektiğini size söyleyecektir. Bu noktada, diş hekiminize prosedürle ilgili bazı korkularınız hakkında bilgi vermeniz gerekecek, böylece size daha fazla açıklama yapabilecekler ve ne olacağı konusunda sahip olabileceğiniz korkuları hafifletmenize yardımcı olacaklardır. Bu noktada yapılacaklar hakkında sorular sorabilir ve sedasyon, gevşeme ve kullanılabilecek dikkat dağıtma yöntemleriyle ilgili seçeneklerinizi öğrenebilirsiniz.

Randevu gününden önce, ihtiyacınız olan her şeye sahip olduğunuzdan emin olun…

Randevu gününden önce, ihtiyacınız olan her şeye sahip olduğunuzdan emin olun. Diş hekiminizin reçete ettiği ilaçların yanı sıra, ameliyattan sonra size eşlik edecek ve sizi eve götürecek birinin de olması gerekir. Ameliyatınız için uyuşturulduktan ve ayıldıktan sonra, tek başınıza eve gitmeniz veya hatta kendi başınıza gelmeniz de tavsiye edilmez. Tamamen ayık durumda olsanız bile, işlemden sonra birinin sizi klinikten eve götürmesi sizin için daha güvenlidir.

Ayrıca ameliyattan önce ve sonra…

Ayrıca ameliyattan önce ve sonra nelerden kaçınmanız gerektiğini de öğrenmeniz gerekecektir. Diğer cerrahi işlemlerde olduğu gibi, ağız cerrahisi de randevunuzdan birkaç hafta önce alkol ve sigaradan uzak durmanızı gerektirebilir. Ameliyatınız sırasında aşırı kanamayı önlemek için diş hekiminiz ayrıca aspirin gibi kanınızı incelten bazı ilaçlardan uzak durmanızı tavsiye edebilir. Ayrıca ameliyattan önce ağır bir yemek yememeniz ve kliniğe gelmeden önce dişlerinizi fırçalamanız ve diş ipi kullanmanız da söylenebilir.

Diş hekiminiz ayrıca randevunuza takı, makyaj ve modaya uygun ancak rahatsız edici giysiler giymemenizi tavsiye edebilir. Kontakt lensler de işlem sırasında kullanılmamalı, çünkü ne tür bir sedasyon yönteminin kullanıldığına bağlı olarak gözlerinizin tüm süre boyunca kapalı kalma olasılığı yüksektir.

Planlanmış operasyonunuzdan önce ilgilenmeniz gereken diğer şeyler, dinlenme alanınız ve malzemelerinizdir. Hafifçe desteklenmiş bir şekilde uyumanız gerekebileceğinden, sonrası için yeterince yastık bulundurun. Evde sahip olduğunuz yiyeceklerin sizin durumunuzdaki biri için de ideal olduğundan emin olun. Diş hekiminiz bir süre katı gıdalardan uzak durmanızı önerecektir, bu nedenle bu günlerde sizi ayakta tutacak yumuşak gıdalar ve besin değeri yüksek içecekler tüketmelisiniz.

Saygılarımla.

Diş Hekimi Erdal Ersan

Özel İmplavizyon Diş Polikliniği

 

 

The post Ağız Cerrahisinin Temelleri first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.

]]>
https://yirmihaber.com/agiz-cerrahisinin-temelleri/feed/ 0
Ukrayna’nın İşgalinin İktisadi Cephesi https://yirmihaber.com/ukraynanin-isgalinin-iktisadi-cephesi/ https://yirmihaber.com/ukraynanin-isgalinin-iktisadi-cephesi/#respond Mon, 07 Mar 2022 23:04:19 +0000 https://yirmihaber.com/?p=4736 Putin hazmedemediği parçalanmanın intikam duyguları içerisinde Ukrayna’ya saldırdı. Ukrayna halkı, otuz yıldır komünizmin fakirlik ve dışlanmışlık mirasını, dünyanın en büyük nükleer faciasını ve batı ile Rusya arasında kalmışlık sorunlarının tamamını..

The post Ukrayna’nın İşgalinin İktisadi Cephesi first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.

]]>
Putin hazmedemediği parçalanmanın intikam duyguları içerisinde Ukrayna’ya saldırdı. Ukrayna halkı, otuz yıldır komünizmin fakirlik ve dışlanmışlık mirasını, dünyanın en büyük nükleer faciasını ve batı ile Rusya arasında kalmışlık sorunlarının tamamını aşarak bağımsız bir devlete sahip olmanın tadını almışken saldırıya uğradı. Saldıran tarafın iddiaları yüzyıllar önceki gerçeği yanlışından ayırt edilemeyen tarihi vakalara ve bağımsız bir devletin kendi iradesi ile uluslararası bir organizasyona üye olmasının mümkün olmayacağı yönündedir. Putin yayılmacılık doktrini, 2014 yılında Ukrayna’nın Kırım Özerk Devleti’ni işgal etmesine rağmen,  ülkenin öncelikle doğusu ve son olarak da ülkenin yönetimi ele geçirme hırsıyla işlemektedir.

İşgalin ekonomik yönü, siyasi ve tarihi cephesi kadar önemlidir. Öncelikle Rusya, Avrupa ekonomisi ile karadan bağlantı noktasıdır. Rusya’nın Ukrayna’yı ele geçirmesiyle, Azak Denizi, Odessa ve Kırım limanları ile Karadeniz ticaretini de kontrol edebilecektir. Dünya ekonomisinde yaklaşık iki bin yıldır en önemli ticaret hattı da Ukrayna’nın sahip olduğu bölgeden geçmektedir. Bu kadar büyük jeoekonomik bir üstünlüğü olan coğrafyanın ele geçirilmesi Rus yayılmacılık stratejisinin en önemli unsurudur. Rusların milli doktrini diyebileceğimiz Avrasyacılığında Ukrayna olmadan mümkün olamayacağı söylenebilir. Bu kadar önemli bir olayın ekonomik yönünü, Rusya’nın ekonomik hazırlığı, Ukrayna krizinin maliyetini ve muhtemel ekonomik sonuçları açısından değerlendirebiliriz.

İşgal Öncesi Ekonomik Hazırlık

Putin 2014 yılından beri ekonomik güvenlik odaklı bir politika uygulamaktadır. Bunun için üç temel strateji geliştirdi. Birincisi, petrol gelirleri ile ülkedeki finansal yeterliliği artırmak. Son beş yılda ortalama %20 büyüyen uluslararası rezervleri 600 milyar dolar seviyesine taşıdı. İkincisi de, Avrupa ile enerji ağlarını Ukrayna dışına çıkarmak. Özellikle büyük gerilimlere rağmen Kuzey akım projesi doğal gazın Almanya’ya tek elden ulaştırılması hedefi gerçekleştirdi. Böylece doğalgaza bağlantısını sağlayarak Ukrayna’nın enerji piyasasındaki önemini ve etkisini azaltmak. Üçüncüsü de, ülkede finansal işlemlerinin dolar ve Avrupa para birimlerinin etkisini azaltmak. 2020 yılında uluslararası rezervlerindeki dolar payını tamamen kaldırdı. Ayrıca Türkiye dedâhil bütün ülkelerle ulusal paralar üzerinden ticari anlaşmalar yaptı. Bu hazırlıkları 2019 yılında olgunluğa ulaşmasına rağmen, araya giren Kovidsalgını Rusya’nın saldırısını geciktirdi. 2022 yılında Ukrayna’nın AB veya NATO’ya katılması ihtimalinde Rusya’nın ekonomik riskleri de artacağından, artık işgali tamamlamak için daha fazla beklemedi.

Ukrayna Krizinin Maliyeti

Ukrayna krizinin maliyeti çok boyutlu analiz edilmesi gerekir. Öncelikle Rusya ekonomisine etkisi ne olabilir? Rusya ekonomisi için, muhtemelen Putin’in öngörmediği kadar büyük ambargo paketleri açıklanmaya başladı. Batı ve ABD ülkeleri, ticari ve finansal yaptırım kararlarını işgalin dördüncü gününde artırarak uygulamaya başladı. Bunlar arasında, sivil havacılık alanının kapatılması, rezervlerin dondurulması ve küresel ödemeler sisteminden çıkarılması şeklindeki yaptırımlar önemlidir. Özellikle, Rusya ekonomisinde içerideki halkın bankacılık sistemine yüklenmesi ve uzayabilecek bir savaş döneminde batıdan gelen ticari malların eksikliği, 1991’deki yokluktan da fazla etkileyecektir. Çünkü artık Rus halkı tüketimin farkına varmış kapitalist bir halktır. Ayrıca özellikle doğalgaz tehditleri nedeniyle Avrupa’nın alternatif arayışı hızlanacaktır. Bu durumda Türkiye’nin enerji güvenliği açısından bölgedeki önemi artacaktır. Rusya Azerbaycan gazının Türkiye’den AB’ye ulaşmasını tehditle engellese bile, İsrail, Katar ve Irak’tan tedarik edilecek gazların aynı hatlardan AB’ye ulaştırılması mümkündür. Rusya’nın Çin ve Hindistan piyasasına yeniden açılıncaya kadar yaşayabileceği ekonomik çalkantılar Putin yönetiminin işini zorlaştıracaktır. Ayrıca Rusya’nın kullandığı askeri teknolojilerin demode olduğu anlaşıldıkça caydırıcılık gücü de azalacaktır. Fakat orduların sahip olduğu teknolojilerinin yetersizliği anlaşılınca nükleer saldırganlığa geçmesi dünya ekonomisi için salgından sonraki en büyük kriz olacaktır.

Muhtemel Ekonomik Senaryolar

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi halinde Avrupa’nın enerji güvenliği tamamen Rusya’nın inisiyatifinde kalacaktır. Rusya Avrasyatahıl piyasasını tek başına ele geçirebilir. Karadeniz ticaretini tamamen kontrol edecektir. Ayrıca doğu Avrupa’ya doğru yayılma stratejisi izleyecektir. Bu durumda tahıl ve enerji fiyatları sıçrayacağı için, Rus ekonomisi açısından sıçrama etkisi yapacak bir gelişme olabilir.

Rusya’nın ilk beş günlük savaş performansı tartışılmakta ve ekonomik ambargo şiddeti sürekli artmaktadır. Bu durumda baskı altındaki Rus ekonomisinde ülkedeki şirketlerin değerini kaybetmesi, Rus oligarkların uluslararası servetlerini kaybetmesi ve bankacılık sisteminin çökmesi gibi altından kalkılamaz sorunlarla karşılaşabilir. Böylece 1991 yılındaki görüntüler yaşanabilir. Kısa sürede, Tataristan, Dağıstan ve diğer bölgelerde bağımsız ülkelerin sayısı artabilir. Putin bütün muhtemel risklerin karşısında ‘nükleer tehdit’ kozunu gerçekleştirmek isterse, dünya ekonomisi tarihi krizlerden birisine dahi maruz kalabilir.

Türk ekonomisine etkiler

Türk ekonomisi için Rusya’nın işgali ve nükleer tehdit, kısa ve uzun dönemli etkileri olacaktır. Kısa dönemde emtia fiyatlarının artışı ve insani kriz nedeniyle ekonomik yapı olumsuz etkilenecektir. Uzun dönemde ise, Rusya’nın enerji ticaretindeki yeri azaldıkça Türk ekonomisinin enerji kanalı olarak önemi artacaktır. Ayrıca Rusya’nın finansal sistemden çıkarılması halkın refahını olumsuz etkileyeceği için turizm talebi olumsuz etkilenecektir. Yine savaş nedeniyle artan jeopolitik riskler ülke riskini artırdığı için borçlanma maliyetlerini, döviz kurunun değerlenmesi nedeniyle artacak kur riski baskısı, tahıl ve doğal gaz maliyetlerinin artışı nedeniyle cari açık sorunu baş gösterebilir. Uzun dönemde Türkiye’nin para ve maliye politikasını değişmesi gerekecektir. Bütün dünya ekonomilerinde artan enflasyonun durdurulmaz boyutlara gelmesi de, Türkiye’de enflasyon riskini daha tetikleyebilecek potansiyele sahiptir.

Savaş, her hâlükârda insanları ve ülkeleri vahşi bir ortama sürükleyen acımasız insanlık suçudur. Putin savaşı Pandora’nın kutusundan çıkararak dünyaya yeniden taşıdığı için insanlık suçlarının ve ekonomik problemlerini sorumlusu olarak tarihe şimdiden geçecektir. Türkiye için en büyük ekonomik başarı savaştan uzak kalmak olacaktır.

Saygılarımla.

Prof. Dr. Mustafa Yıldıran

 

 

 

 

The post Ukrayna’nın İşgalinin İktisadi Cephesi first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.

]]>
https://yirmihaber.com/ukraynanin-isgalinin-iktisadi-cephesi/feed/ 0
Prof. Dr. Mustafa Yıldıran’ın Yeni Yazısı; “Salgına Karşı Sanayi ve İhracatın Yükselişi” https://yirmihaber.com/salgina-karsi-sanayi-ve-ihracatin-yukselisi/ https://yirmihaber.com/salgina-karsi-sanayi-ve-ihracatin-yukselisi/#respond Mon, 26 Jul 2021 22:13:06 +0000 https://yirmihaber.com/?p=4072 Türk ekonomisinin güçlü yönü salgında ortaya çıktı. Türk sanayisinin küçümsenmeyecek bir beceri ve uyum yeteneğine sahip olduğu gerçeği salgındaki bütün olumsuzlukların içerisinde ümit veren ekonomik faktör. Türk sanayisinin yükselmesini sağlayan..

The post Prof. Dr. Mustafa Yıldıran’ın Yeni Yazısı; “Salgına Karşı Sanayi ve İhracatın Yükselişi” first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.

]]>
Türk ekonomisinin güçlü yönü salgında ortaya çıktı. Türk sanayisinin küçümsenmeyecek bir beceri ve uyum yeteneğine sahip olduğu gerçeği salgındaki bütün olumsuzlukların içerisinde ümit veren ekonomik faktör. Türk sanayisinin yükselmesini sağlayan bir diğer ekonomik beceri de ihracat yeteneği. Bazı olaylar çabuk unutuluyor, ama bu başarı da Türk sanayicilerinin yetenekleri ekonomi için çok önemli. Fakat bu konuda ilk övgüyü Türkiye’yi ekonomide dönüştüren büyük devlet adamı eski Başbakan ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal hak ediyor. Eğer vaktiniz varsa Mehmet Ali Birand’ın muhteşem 32. Gün arşivinden ‘Özal’lı yıllar’ bölümünü izlerseniz daha iyi anlayacaksınız. Biliyorsunuz ki, Türkiye Süleyman Demirel’in Başbakan olduğu ve Özal’ın başbakan müsteşarı olarak öncülük ettiği 24 Ocak 1980’de 24 Ocak Kararları ile Türk ekonomisi kapalı bir iktisadi yapıdan dışa açık ve ihracat
yönelimli bir ekonomi olmaya karar verdi. Böylece 1983 yılında başlayan Özal’ın başbakanlığında ANAP iktidarı, 24 Ocak Kararları ile belirlenen ekonomik hedefleri uyguladı. Özellikle de Özal, ihracat yönelimli ekonomi politikası için işadamlarını yönlendirdi ve cesaretlendirdi. O kadar büyük bir değişim tek başına sağladığı bile söylenebilir. Aynı belgeselde Sakıp Sabancı dönüşüm araçlarından sadece bir tanesi olan ihracat için KDV iadesinin verilmesini anlayamadıklarını ve ekonominin iflas edeceğini düşündüklerini Özal’a karşı mahcubiyetini söylemektedir. İşte bu dönüşümün kırk yıllık sonucu olarak günümüzde Türk sanayicisinin ve ihracatçısının salgında başardıkları ile karşımıza çıkmaktadır.

Salgın döneminde Türk ekonomisinde hizmetler sektöründe meydana gelen durgunluğun sanayi sektöründe oluşmadığı görmekteyiz. Kamunun uyguladığı kısa çalışma ödeneği, kredi kolaylıkları ve diğer desteklerin de amaçlarına sanayi açısından ulaştığı gözlemlenebilmektedir. Yalnız döviz kurundaki değer düşüklüğü ihracata dönük sanayiyi teşvik ettiğini görsek de, kurdaki gelişmeler ekonominin bütünü açısından risk oluşturmaktadır. Sanayi üretimindeki artış devam ederken, sanayi yapısı da düşük teknolojiden yüksek teknolojiye doğru dönüşmektedir. Salgında tüm dünyada yaşanmakta olduğu gibi Türk sanayisinin de dijital ve yüksek teknolojiye doğru bir dönüşüm
geçirdiğini görmekteyiz. Şekil 1’de gösterildiği gibi, Sanayi endeksi 2019 yılından beri sürekli artmaktadır ve yüksek teknoloji endeksi 2021 yılının Mayıs ayında %122 seviyesine kadar çıkmıştır.

Sanayideki dönüşüm ve becerinin en büyük yansıması da, ihracattadır. 2021 yılı ihracatının TİM tarafından 200 milyar dolar seviyesine çıkacağı tahmin edilmektedir. Ocak 2021’de aylık ortalama ihracat 13 milyar Dolar seviyesindeyken, Haziran ayında 18 milyar dolar seviyesine çıkmıştır. Ocak ayına göre ihracat yaklaşık %36 seviyesinde yükselmiştir. İller bazında ise Batı Akdeniz ve Ege’deki bazı komşu iller arasında bir karşılaştırma da, Isparta ve Denizli’nin bölgedeki diğer illerden ve Türkiye ortalamasından daha hızlı bir ihracat artışı sağlamıştır(Şekil 2) . Denizli ilinin 1980’lere kadar giden ihracatçı geçmişi ve tekstil sektöründeki göreceli üstünlüğü ile sanayi de artan bir performans gösterdiği görülebilir. Salgın döneminde iller açısından ihracatın ekonomideki zorlukları aşmada yeniden alternatif olduğu da söylenebilir.

Ekonominin sanayi performansı İSO-500 Büyük sanayi firması verilerinden de anlayabiliriz. 2020 yılındaki 500 büyük sanayi araştırmasında da ortaya çıkan gerçek bütün risklere rağmen, sanayi işletmeleri esas faaliyet karlılığını(sanayideki üretimden kazanılan gelir) artırmış ve küçük de olsa reel büyüme gerçekleştirmiştir. Yani Türk sanayicisi kırk yıllık ekonomik dönüşümden sonra salgın döneminde aldığı destekle birlikte, sanayi de hem ayakta kalmış hem de salgın dönemine uyum sağlamayı başarmıştır. Sanayide başarılara rağmen, borç artış oranı, kur riski ve sürdürülebilir büyümeye yönelik değişimin tamamen sağlayamamış olması gibi riskler de gelecek açısından önemli tehditlerdir. Yine sanayide yüksek performans varsa da, uluslararası emsallerine göre Türkiye’deki sanayi işletmelerinin borsadaki değer düşüklüğü ekonomi açısından büyük bir risktir. Bu risk işletmelerin kolay el değiştirebileceği tehdidi nedeniyle, ekonomik güvenlik açısından da ele alınmalıdır. Türk sanayicisi ve ihracatçısının karşısındaki risklerin azaltılması ile farklı alternatiflerin de her zaman ortaya çıkacağını düşünmek gerekir. Türk sanayicisinin ve girişimcisinin sağladığı başarı, ekonominin tamamına aktarılabilmesi için 24 Ocak Kararları ile sağlanan büyük dönüşüm gibi yeni bir transformasyon gerekmektedir. Artık gelişmiş ekonomilerdeki gibi yenilikçi bir ekonomik yapı ve Kovid sonrası dönemde iklim değişikliklerine uygun karbon temelli bir ekonomik dönüşüm ekonomimiz için daha da önemli olacaktır.

Prof.Dr. Mustafa Yıldıran

 

The post Prof. Dr. Mustafa Yıldıran’ın Yeni Yazısı; “Salgına Karşı Sanayi ve İhracatın Yükselişi” first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.

]]>
https://yirmihaber.com/salgina-karsi-sanayi-ve-ihracatin-yukselisi/feed/ 0
Vergiler Artacak mı? Ya da salgın yükünü kim karşılayacak? https://yirmihaber.com/vergiler-artacak-mi-ya-da-salgin-yukunu-kim-karsilayacak/ https://yirmihaber.com/vergiler-artacak-mi-ya-da-salgin-yukunu-kim-karsilayacak/#respond Mon, 14 Jun 2021 22:01:58 +0000 https://yirmihaber.com/?p=3138 Küresel salgınla ilgili ilk kez tünelde ışık göründü. Işıkla birlikte ekonomik tartışma konuları da değişim geçiriyor. Bilindiği gibi devletler,salgında işsizliğin ve iflasların önlenmesi, sağlık sistemin sürdürülebilirliği ve piyasaların çöküşten korunması..

The post Vergiler Artacak mı? Ya da salgın yükünü kim karşılayacak? first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.

]]>
Küresel salgınla ilgili ilk kez tünelde ışık göründü. Işıkla birlikte ekonomik tartışma konuları da değişim geçiriyor. Bilindiği gibi devletler,salgında işsizliğin ve iflasların önlenmesi, sağlık sistemin sürdürülebilirliği ve piyasaların çöküşten korunması için büyük miktarlarda paketler açıkladı. Özellikle gelişmiş ülkelerin salgın döneminde ekonomilerin sürekliliği ve işsizlik dalgası oluşmaması için parasal genişleme ve mali destekler şeklinde yoğun bir destek programı uyguladılar. Sağlam bir kamu sağlık sistemi olmayan ABD’de ve birçok ülkede aşılama ve kovid nedeniyle sağlık yardımları da paketlerin önemli kısmını oluşturdu. Gelişen ülkeler ise destek politikasında nispeten daha düşük seviyede kaldı. Bu ülkeler arasında Türkiye, 2019 yılında Ekonomik kalkan programı ve diğer destek programları ile ekonomik mücadeleye başladı. IMF hesaplamalarına göre, 2020 yılında yaptığı destekler Milli Gelirin %1,1’i seviyesindedir. Türkiye’nin 2020 yılında sağlık harcamaları bütçeden en yüksek payı alan harcamalarındadır. Bu nedenle diğer ülkelerden farklı olarak sağlık harcamalarını yeniden artırmasına gerek kalmamıştır. Salgın döneminde Türkiye’nin destek politikaları dünyadaki eğilimler doğrultusunda devam etmiştir. Fakat kayıt dışı çalışanlar ve günübirlik iş sahiplerinin desteklerden nasıl yararlandığı tam olarak belli değildir.  Artık salgında sona yaklaşıldığına dair beklentiler artıkça ülkeler, salgında uyguladığı ekonomi politikalarının yol açtığı mali genişlemenin sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalacaktır.

Salgından sonra artan bütçe açıkları, yükselen enflasyon ve işsizlik dalgası karşısında azalan mali imkânların çözümlenmesi için ne yapılabilir? Ülkeleri ikiye ayırmak gerekecek, hızlı çıkış yapanlar ve sorunlarla boğuşanlar olarak. Çin, İsrail, ABD ve İngiltere gibi ülkelerin hızlı bir çıkış yapabilenlerden olacağı tahmin edilecektir. Brezilya, Hindistan gibi ülkeler ise salgın krizini derinden hissedenlerdendir. Avrupa örneğinde konuya bakacak olursak 5 milyar Avro seviyesinde borçlanma gereği, 247 milyar Avro’ya yükselmiştir. Daha net ifade ile AB’de 2019 yılının son çeyreği ile 2020 yılının son çeyreğindeki dört dönemde kırk kattan fazla borçlanma ihtiyacı artmıştır.

Asıl sorun ise salgından sonra başlayacak. Salgında artan kamu harcamaların maliyeti şimdiki nesil mi karşılayacak? Yoksa gelecek nesillere borç olarak mı bırakılacak?

O zaman devletler için iki seçenek var ya vergi ya da borç bulunması gerekecek. Daha korkunç olanı ise, para basarak finanse etmek herhalde bu ihtimal kamu mali politikası olarak düşünülmeyecektir.

Borçlanmanın dünyadaki boyutları incelendiğinde borç yükünün AB ülkelerinde ve ABD’de milli gelirin çoğunlukla üzerine çıktığı görülmektedir. Bu ülkelerin borç yükü %80 ile %200 arasında değişmektedir. Aslında borçlanma limitlerinin artık son haddine gelindiğini söylemek zor olmayacaktır. Tek avantajları ise, ABD doları ve Avro’nun dünyada rezerv para olarak kullanılması nedeniyle hala borçlanma imkânlarının devam etmesidir. Eğer Çin ile devam eden ekonomik savaşla birlikte borçlanma da yeni sorunların oluşacağı tahmin edilebilir.

Kamu vergi politikasını yürütenlerin rüyalarında ise, servet ve gelir artışı elde edenlerden vergi toplamak en iyi ihtimaldi. Bu verginin tek seferlik bir servet vergisi mi olacağı veya sürekli vergi olarak mı toplanacağı da tartışmalar arasındadır. RobinHood vergisi, Buffet vergisi vs. gibi isimlerle önerilen bu vergiler özellikle sosyal demokrat ve sosyalist iktisatçıların tüm yazılarında desteklenen görüşler olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca kovid döneminde hızlı satış geliri elde eden ve değer artışı sağlayan dijital firmalara dönük vergilerin salınması da, hem AB de hem de ABD yönetiminde alternatifler arasındadır. Kurumlar vergisine getirilen minimum vergi oranı ise vergi cennetleri ile savaşta ne kadar başarılı olacağı tartışmalı. Kurumlar vergisi mükellefleri olan küresel şirketlerin vergi yükleri ‘0’ seviyesinde. Bu şirketlerin sermayelerini gezdirmeleri devam edecek gibi görünüyor ve kripto paralarında mali transfer işlemlerinde vergisiz yöntemi olarak kullanıldıkça kurumlar vergisinden ek gelir toplanması mümkün olamayabilir.

Türkiye’de ise Kurumlar Vergisi’nin artırılması ve bazı işlem vergilerindeki artışlar kısmi kaynak sağlama da 2021 yılında işleme alınmış durumda. Türkiye’nin salgın döneminde dijital mali işlemlerin artmasından dolayı tahsilat/gelir oranı yükselmiştir. Yani verginin tahsilatındaki artış finansman açısından da önemli bir gelişmedir. Türkiye’nin en önemli avantajı borçlanma limitlerinin esnek olmasıdır. Ama dövizdeki hızlı yükseliş ve artan enflasyon nedeniyle uzun vadeli borçlanma maliyetlerini artmaktadır. Enflasyondaki aralıksız yükselme ve kur artışı borç tedarikinde zorlanmaları da beraberinde getirecektir. Bu nedenle borçlanma limitlerinin hızlı bir şekilde arttırması mümkündür. Türkiye’nin sağlayabileceği yabancı sermaye girişi de finansal imkânlarını genişletilebilir.

Türkiye’de şirketler kesiminde sanayi işletmelerinin salgın döneminde borç yükünü azaltmayı başardığı fakat hizmetler sektöründe borç yününün artığı görünmektedir. Eğer vergi yükü hızlı artarsa salgından çıkışın meydana getireceği ek mali yüklerin finansmanı firmaları yeni arayışlara yöneltebilir.

Bütün ülkelerde salgının bitmesinden sonra kurulacak yeni dünyada vergi ve borç yüklerinin artacağı kaygısı artmaktadır. Ülkelerin hızlı ekonomik gelişme ile birlikte bu sorunların üstesinden gelmesini dileyelim ki, kayıtlı vergi yükünün yüksek olduğu zamanlarda, ek vergi yüküyle veya yeni borç yüküyle karşılaşılmasın.

Saygılarımızla.

Prof. Dr. Mustafa Yıldıran

 

 

The post Vergiler Artacak mı? Ya da salgın yükünü kim karşılayacak? first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.

]]>
https://yirmihaber.com/vergiler-artacak-mi-ya-da-salgin-yukunu-kim-karsilayacak/feed/ 0
Talha Örs’ün Yeni Yazısı “Yapılandırmalar” https://yirmihaber.com/talha-orsun-yeni-yazisi-yapilandirmalar/ https://yirmihaber.com/talha-orsun-yeni-yazisi-yapilandirmalar/#respond Mon, 14 Jun 2021 21:30:51 +0000 https://yirmihaber.com/?p=3129 Değerli okuyucular, yirmihaber.com haber sitesinde yazılarımla sizlerle beraber olacağım. Bu yazımda sizlere herkesin beklediği yapılandırmalar ile ilgili bilgiler vermek istiyorum. Hazine ve Maliye Bakanlığından:31511 sayılı 14 Haziran 2021 Tarihli Resmi..

The post Talha Örs’ün Yeni Yazısı “Yapılandırmalar” first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.

]]>
Değerli okuyucular, yirmihaber.com haber sitesinde yazılarımla sizlerle beraber olacağım. Bu yazımda sizlere herkesin beklediği yapılandırmalar ile ilgili bilgiler vermek istiyorum.

Hazine ve Maliye Bakanlığından:31511 sayılı 14 Haziran 2021 Tarihli Resmi Gazeteye göre; 3/6/2021 tarihli ve 7326 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun 9/6/2021 tarihli ve 31506 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmış ve yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Kısaca özet geçersek;

1-Mükelleflerin kamuya olan borç yükünün azaltılarak borçlara taksitle ödeme imkanı getirilmesi,

-2021 yılına ilişkin olarak 30/4/2021 tarihinden (bu tarih dâhil) önce tahakkuk eden vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları (2021 yılı için tahakkuk eden motorlu taşıtlar vergisi ikinci taksiti hariç, ve vergi aslına bağlı olmayan vergi cezaları (usulsüzlük, özel usulsüzlük), borçların yapılandırılması,

-30/04/2021 tarihinden önce ve bu tarih dahil Gümrük vergileri bunların idari para cezaları, gecikme faizleri, gecikme zammı

– İl özel idarelerinin 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen ve vadesi 30/4/2021 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olduğu hâlde bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan asli ve fer’i amme alacakları,

-Belediyelerin;213 sayılı Kanun kapsamına giren ve 30/4/2021 tarihinden (bu tarih dâhil) önceki dönemlere, beyana dayanan vergilerde bu tarihe kadar verilmesi gereken beyannamelere ilişkin vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları, 2021 yılına ilişkin olarak 30/4/2021 tarihinden (bu tarih dâhil) önce tahakkuk eden vergi (2021 yılına ilişkin tahakkuk eden emlak vergisi ile iş yeri ve diğer şekillerde kullanılan binalara ait çevre temizlik vergisi hariç) ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları, bunların dışında kalan ve 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen ve bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan asli ve fer’i amme alacakları,

-Büyükşehir belediyelerinin, 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanununun 11 inci maddesine göre vadesi 30/4/2021 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olduğu hâlde bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan katı atık ücreti alacakları ile bunlara bağlı fer’i (sözleşmelerde düzenlenen her türlü ceza ve zamlar dâhil) alacakları,

-2021 yılı Nisan ayı ve önceki aylara ilişkin sigorta primi, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi ile bunlara bağlı gecikme cezası ve gecikme zammı alacakları Yİ ÜFE ye göre hesaplanarak belirlenir, İlgili kanunları gereğince takip edilen 2021 yılı Nisan ayı ve önceki aylara ilişkin damga vergisi, özel işlem vergisi ve eğitime katkı payı ile bunlara bağlı gecikme zammı alacakları,30/4/2021 tarihine kadar (bu tarih dâhil) işlenen fiillere ilişkin olup ilgili kanunları uyarınca uygulanan idari para cezaları ile bunlara bağlı gecikme cezası ve gecikme zammı alacakları, 30/4/2021 tarihine kadar (bu tarih dâhil) bitirilmiş olan özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin yapılan ön değerlendirme, araştırma veya tespit sonucunda bulunan eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan sigorta primi ile bunlara bağlı gecikme cezası ve gecikme zammı alacakları

-Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıklarının (YİKOB) vadesi 30/4/2021 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olduğu hâlde bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan ve 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen asli ve fer’i amme alacakları hakkında uygulanır.

-Vergi aslına bağlı olmayan 1.derece 2.derece usulsüzlük cezaları ile özel usulsüzlük cezaları kanunda belirtilen şekilde yüzde 50 sinden vazgeçilecektir.

-Trafik para cezaları ve diğer idari para cezalarının peşin ödenmesi halinde asıllarında yüzde 25 indirim yapılması,

-Mükellef taşıtının fenni muayanesini yaptırabilmek için trafik cezası ve mtv toplan Yİ-ÜFE ye borçlarının toplamının yüzde 10 unu ödemesi şartı aranacaktır.

-7256 sayılı kanuna göre yapılandırılmış borçların ve kanunun yayın tarihi ile ödemelerine devam edenler ,7326 sayılı kanuna göre yeniden yapılandırabileceklerdir.

-Kanun’da imar barışı ve varlık barış düzenlemeleri bulunmamaktadır.

-HM Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, İl Özel İdarelerine, Belediyelere 31/8/2021 Tarihine Kadar (Bu Tarih Dâhil) İlgili İdareye Başvuru, ilk taksit ödemesi 30/09/2021 ödenmesi gerekmektedir.

-SGK ise 31/08/2021 tarihine kadar başvuru, ilk taksit ödemesi 31/10/2021 ‘dir.

-30/09/2021 tarihine kadar peşin ödenirse, Yİ-ÜFE ye göre hesaplanan tutarın  %90’ı silinir.

Hesaplanan tutarlar taksit ile ödenmesi halinde  6 eşit taksit için (1,09), 9 eşit taksit için (1,135),12 eşit taksit için (1,18), 18 eşit taksit için (1,27), katsayı ile çarpılır.

-6736, 7020, 7143 Sayılı yasalardan yararlanıp ödemesi devam edenler YARARLANAMAZ.

İHLAL;

– İlk iki taksitin süresinde tam ödenmemesi ya da süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen diğer taksitlerin belirtilen şekilde de ödenmemesi veya bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde bu Kanun hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilir. Bu hüküm her bir madde ve alacaklı idareler açısından taksitlendirilen alacaklar için ayrı ayrı uygulanır.

2-Vergi incelemesinde olan konuların dava yoluna gidilmeksizin çözümlenmesi,

3-Vergilemede öngörülebilirliğin artırılarak geçmiş vergilendirme dönemleri ile ilgili olası risklerin ortadan kaldırılması

-Kanuna göre matrah artırımı; 2016, 2017, 2018, 2019 ve 2020 yıllarına ilişkin olarak gelir ve kurumlar vergisi ile katma değer vergisi ve bazı gelir ve kurumlar vergisi stopajları için yapılabilecektir. Matrah artırımında bulunulan yıl için daha sonra vergi incelemesi ve cezalı tarhiyat yapılmayacaktır.

– -Karşılıksız çıkan çek, protesto edilmiş senet, kredi kartı ve diğer kredi borçlarını zamanında ödemeyen kişilerin yükümlülüklerini yerine getirmeleri halinde geçmiş ödeme performanslarına ilişkin olumsuz kayıtların dikkate alımamasının sağlanması,

4-İşletme kayıtlarının fiili durumlarına uygun hale getirilerek kayıtlı ekonomiye geçişin teşvik edilmesi,

-İşletmede mevcut olduğu hâlde kayıtlarda yer almayan ya da kayıtlarda yer aldığı hâlde işletmede bulunmayan emtia, makine, teçhizat, demirbaşlar ile kasa mevcudu ve ortaklardan alacakların beyanı

İşletmelerinde mevcut olduğu hâlde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşları rayiç bedelleriyle, bir envanter listesiyle birlikte vergi dairelerine bildirmek suretiyle defterlerine kaydedebilirler.

Ayrıca aktiflerine kayıtlı bulunan taşınmazlar ile amortismana tabi diğer iktisadi kıymetlerini (sat-kirala-geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilen taşınmaz ve iktisadi kıymetler hariç) 31/12/2021 tarihine kadar kanuna göre yeniden değerleyebilir. Değerlemede özellikle aktifteki taşınmazların Yİ-ÜFE ye göre değerlenerek bilançosunu güçlendirerek kredibilitesini arttıracaktır.

7326 sayılı genel tebliği incelemek isterseniz aşağıdaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

https://www.gib.gov.tr/sites/default/files/fileadmin/mevzuatek/7326/7326_Genel_Tebligi_Seri_No_1.pdf

Talha Örs – Serbest Muhasebeci Mali Müşavir

 

 

The post Talha Örs’ün Yeni Yazısı “Yapılandırmalar” first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.

]]>
https://yirmihaber.com/talha-orsun-yeni-yazisi-yapilandirmalar/feed/ 0
Dünyada Salgından Sonra Fakirlik Tehdidi https://yirmihaber.com/dunyada-salgindan-sonra-fakirlik-tehdidi/ https://yirmihaber.com/dunyada-salgindan-sonra-fakirlik-tehdidi/#respond Sat, 12 Dec 2020 22:03:45 +0000 https://yirmihaber.com/?p=2015 Küresel salgından en fazla düşük gelir grupları etkilenmektedir. Düşük gelir gruplarının salgın nedeniyle işlerini kaybetmeleri ile oluşabilecek fakirlik sorunu, yakın gelecekte küresel ekonominin önündeki en büyük engeldir. Dünya ekonomisinde gelişmiş..

The post Dünyada Salgından Sonra Fakirlik Tehdidi first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.

]]>
Küresel salgından en fazla düşük gelir grupları etkilenmektedir. Düşük gelir gruplarının salgın nedeniyle işlerini kaybetmeleri ile oluşabilecek fakirlik sorunu, yakın gelecekte küresel ekonominin önündeki en büyük engeldir. Dünya ekonomisinde gelişmiş ülkelerde dâhil hızlı işsizlik artışı var. Dünya Çalışma Örgütü (ILO) raporlarına göre, Kovid’in görüldüğü zamandan Haziran ayının sonuna kadar ölçülebilen en iyimser senaryoya göre iş kaybı yaklaşık 140 milyon kişinin işini kaybettiği; en kötümser senaryoya göre de yaklaşık 340 milyon kişinin iş kaybettiği anlamına geliyor.

Dünyada gelir eşitsizliğinin çok yüksek olduğu Ortadoğu’da kovid nedeniyle oluşan ekonomik durgunluğun petrol fiyatlarını tarihi seviyelere düşürmesi, buradaki düşük gelirli insan gruplarını açlıkla mücadele edecek ortama itmektedir. Avrupa ve gelişmiş ülkelerde ise ekonomilerde iş gücü destek politikaları ile insanlar işsiz kalsa bile sosyal yardımlar ve işsizlik maaşları ile ekonomik fakirlik önlemeye çalışılıyor.

Dünya Bankasının araştırmalarına göre dünya genelinde 1,90 Amerikan doları altında geliri olanlar açlık sınırının altında yaşadığı ve 3,20 doların altında yaşayanlar ise mutlak fakirlik tehdidi altındadır. Ülkelerin artan yardımları sayesinde kısmen çözülebilen açlık ve yoksulluk sorunlarının 2021 yılında patlayacağı tahmine edilmektedir. Dünya bankasının tahminlerine göre mutlak fakirlik ve açlık sınırının altında yaşayanların sayısının 2021 yılında 160 milyon kişi ilave edilecektir.

Ülkelerin bütçeleri ne kadar süre işsizlik sorunu sübvanse etmeye dayanabilecektir? Sorusu bugünlerde ekonomi politika yapıcılarının gündeminde en üsttedir.Ülkeler açısından hane halkının borçluluk seviyesinin sürekli artması da desteklenmesi gereken bir açık haline gelmektedir. Hane halkı ve firmaların borç seviyelerindeki yükseliş orta ve üst gelir gruplarının devam eden süreçte fakirlik tehdidi altına sokmaktadır. Örneğin Amerika Birleşik Devletlerinde Hispanic ve Siyahi Amerikanlarda işsizlik artışı çok hızlı olduğundan ülkede sosyal olarak da hak arayışlarını ve sosyal olayları da tetiklemektedir. ABD bu sorunu çözmek için iki yıl boyunca genişlemeci para politikasını devam edeceğini açıkladı. Fakat parasal genişleme ekonomik büyümeyi hemen hızlandıramayacağı ve finans sisteminden alt gelir gruplarına aktarılması kolay olmadığı için fakirlik tehdidini ortadan kaldıramaz. Hindistan, Brezilya, Meksika ve Rusya gibi ülkelerde ise Kovid-19 yine düşük gelir grupları üzerinde derin yaralar açmaktadır. Yani dünya ekonomisinde Kovid-19 nedeniyle sokak yiyecekleri satışı, küçük esnaf faaliyetleri, sokak pazar satıcıları gibi unsurlar sağlıklı önlem alamayacak veya karantina uygulamalarında derinden etkilenen mikro işletme sahipleri de fakirlik tehdidine boyun eğmek zorunda kalacak gibi görünmektedir.

Türkiye’nin salgınla ekonomik mücadelede öncelikle işsizliğin önlenmesi ve KOBİ tarzı işletmelerin desteklenmesi şeklindeki politikalar 2020 yılının ilk altı ayında daralmaya rağmen toplumda olumlu etkiler sağlayabilmiştir. Aynı zamanda Türkiye’de kredi politikasının esnetilmesi nedeniyle ticari alanda ekonomik faaliyetler önemli seviyede devam etmiştir. İşsizlikte Mayıs 2020 TÜİK rakamlarına göre, 15 yaş üstü nüfusta geçen yılın aynı dönemine göre %0,1 artışla %12,9 seviyesinde gerçekleşti. Resmi kayıtlı iş gücü Türkiye’de desteklenmeye devam etmektedir. Türkiye’de kayıt dışı çalışanlar TUİK rakamlarına göre %4 ün üzerinde aynı dönemde azalmıştır. Burada kovid-19 döneminde ortaya çıkan risk, kayıt dışı çalışan veya günübirlik kazanç elde ederek hayatını idame eden mikro işletmeler, lokanta, kafe ve hızlı gıda üretimi yapanların işlerini kaybetmesi olarak ortaya çıkmaktadır.

Dünya ekonomisinde bütün ülkelerin odaklanması gereken en büyük ekonomik sorun, fakirlik tehdidinin önlenmesi olacaktır. Bunun için dünya küçük ve mikro hizmet işletmelerin nasıl bir destek programı ile yaşatılacağı ve oluşabilecek büyük işsizlik dalgası ile ilgili muhtemel sosyo-ekonomik sonuçlarının nasıl çözümleneceği yakın geleceğin en temel iktisadi sorunu olacaktır.

The post Dünyada Salgından Sonra Fakirlik Tehdidi first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.

]]>
https://yirmihaber.com/dunyada-salgindan-sonra-fakirlik-tehdidi/feed/ 0
14 Kasım Dünya Diyabet (Şeker Hastalığı) günü sebebiyle İnsülin Direnci https://yirmihaber.com/14-kasim-dunya-diyabet-seker-hastaligi-gunu-sebebiyle-insulin-direnci/ https://yirmihaber.com/14-kasim-dunya-diyabet-seker-hastaligi-gunu-sebebiyle-insulin-direnci/#respond Sun, 15 Nov 2020 20:02:56 +0000 https://yirmihaber.com/?p=1873 Biliyorsunuz veya bilmiyorsunuz ben Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanıyım. Branşım gereği şeker hastalarını izlemiyorum. Ama bana başvuran kas iskelet sistemi ağrısı olan hastalarımın neredeyse %70’inde veya rehabilitasyona ihtiyacı olan inme..

The post 14 Kasım Dünya Diyabet (Şeker Hastalığı) günü sebebiyle İnsülin Direnci first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.

]]>
Biliyorsunuz veya bilmiyorsunuz ben Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanıyım. Branşım gereği şeker hastalarını izlemiyorum. Ama bana başvuran kas iskelet sistemi ağrısı olan hastalarımın neredeyse %70’inde veya rehabilitasyona ihtiyacı olan inme gibi hastalığı olan hastalarımın neredeyse tamamında şeker hastalığı veya insülin direnci var. Yani şeker hastalığını tedavi etmesem de komplikasyonlar denen şeker hastalığı nedeniyle ortaya çıkan klinik durumları tedavi ediyorum. Bu klinik durumlardan en önemlisi ise obesite. Çünkü örneğin bel veya diz ağrısı gibi ağrılarla gelen kilolu hastaların hepsine kilo verin diyorum veya kilo vermek isteyenlere akupunktur ile yardımcı olmaya gayret ediyorum.

Bugün sizlerle paylaşmak istediğim konu; kanda şeker düzeyinin henüz artmadığı, yani şeker hastalığı tanısının konulmadığı ama her şeyin başladığı dönem olan “insülin direnci” ile karakterize dönem, bu dönemin nedenleri ve nasıl baş edileceği.

Önce insülini tanıyalım. İnsülin pankreasımızdan salınan ve kandaki şeker düzeyini azaltmakla görevli bir hormon. Bir şeyler yediğimizde, özellikle de karbonhidratlı gıdalar yediğimizde kanda şeker oranımız yükseliyor, bunu normale döndürmek için hemen insülinimiz yükseliyor, şekeri hücreye sokuyor. Eğer ihtiyacımızdan fazla şeker var ve hücreye sokulamazsa da şekerin yağ olarak depolanmasını sağlıyor. Yediğimiz üründe şekeri hızla ve aşırı yükselten (glisemik yükü yüksek) gıda almışsak insülin de aynı oranda fazla artıyor. Yalnız; eğer hücrelerimiz şekere doymuşsa insülinin şekeri içeriye sokmaması için hücre duvarlarındaki insülin geçiş bölgelerinde şeker girişini engelleyecek engeller koyuyor. Amacı daha fazla şekerin hücreye girmesini önlemek, kendini korumaya çalışıyor. Ama insülinin görevi kandaki şekeri azaltmak olduğundan pankreastan daha fazla insülin salgılanmaya başlanıyor ve ortamdaki şeker bu fazla insülin sayesinde yine hücrelere sokuluyor. İşte bu safha “insülin direnci” safhası. Bu dönemde ölçtüğümüzde kan şekeri normal ama insülin düzeyi yüksek.

“İyi işte ne güzel kan şekerimiz normalse ne var bunda” diyebilirsiniz. Yukarıda belirttiğimiz gibi insülin yüksek olduğunda bir yandan şekeri hücrelere sokuyor ama diğer yandan da şekerin yağ olarak depolanmasını sağlıyor. Yani kilo artışına neden oluyor. Bu kilo artışı da en çok karın organlarımızın etrafında ve göbek etrafımızda oluyor. Yağlı dokudan salgılanan yangısal (inflamatuar) maddeler ise tüm kötülüklerin anası. Damar sertliği, buna bağlı yüksek tansiyon ki bu ikisi zaten kalp, beyin, böbrek damarlarını etkilediğinde ciddi problemler ortaya çıkıyor; ayrıca karaciğer yağlanması, eklemlerde hasarlanmaya kadar pek çok sıkıntı kendini göstermeye başlıyor.

Üstelik bu insülin direnci kişinin hayatında tam bir kısır döngü yaratıyor. Kişi yüksek karbonhidratlı besleniyor, insülin birden artıyor, şekeri hemen düşürüyor, kişi kendini uykulu yorgun hissediyor, 1,5-2 saat sonra kan şekeri düştüğü için yine bir şeyler yeme ihtiyacı duyuyor. Şekerli bir şeyler yendiğinde şekeri hızla yükseltip kendini daha iyi hissettiğinden de yine şekerli gıdalara yöneliyor. Bu döngü içinde yükselen şeker yakıt olarak kullanılamadığından da yağ olarak depolanıyor. Sonuç şişmanlık.

İnsülin direncinin teşhisini evde kendiniz koyabilirsiniz. Hemen elinize bir mezura alın. Göbek deliğinizden geçecek şekilde belinizi ölçün. Kadınlarda 80 cm, erkeklerde 94 cm üzerinde ise insülin direnciniz var demektir. İnsülin direnci demek ise “metaboliksendrom” denen; yüksek tansiyon, damar sertliği, şeker hastalığı, obesiteden oluşan, ne yazık ki yaşamı tehdit eden pek çok hastalığın temeli olan klinik duruma ilk adımdır.

Ne yapmak lazım? Tabii ki bir endokrin veya dahiliye hekimi ile görüşmek, o andaki durumunuz hakkında bilgi sahibi olup tedavinizi yönetmek en doğru yol. Ben yapabileceğiniz beslenme ve yaşam değişikliği önerilerinde bulunmayı istiyorum. Bunlar genel kurallar olup hastaya özel uygulamalar elbette hekiminizle yapılmalıdır. İnsülin direncinde önerilen beslenme şeklini şöyle özetleyebiliriz:

Beyaz veya esmer şeker, früktoz şurubu gibi şekerle yapılan tüm gıdalardan uzak durun (çay şekeri, pekmez, bal, reçel, pasta, börek, sütlü, hamurlu tatlılar gibi) (Ne yazık ki dondurma da dahil!)

Kompleks karbonhidratlar denilen tahıllardan uzak durun (her türlü ekmek (beyaz, çavdarlı, tam tahıllı, siyezlivs), makarna, pilav, erişte, bulgur, irmik, yufka gibi)

Meyveyi sınırlandırın. Meyvenizi sabah yiyin ve en fazla 2 porsiyon yani dua eder gibi 2 avucunuzu açıp birleştirdiğinizde olan hacim kadar yiyin.

Bu bahsettiğim 2 maddedeki gıdalar kan şekerini hızlı yükseltip sizi yüksek insülin döngüsüne sokan, acıktıran, yeme isteği uyandıran gıdalardır.

Kilo başına 30 ml (70 kg kişi için yaklaşık 2 litre) su için.

Günde 4 fincan yeşil çay içmeye gayret edin.

Yemek aralarınız 4 saatten az olmasın. Bu 4 saat içinde çiğneme faaliyeti de yapmayın. Yediğiniz bir incir bir öğündür. İnsülini ne kadar fazla uyarırsanız seviyesini o kadar zor düşürürsünüz. Bu nedenle en çok önerilen yeme düzeni “aralıklı oruç”tur. Bu yeme düzeninde 8 saat beslenirsiniz 16 saat bir şey yemezsiniz. Ama suyunuzu, şekersiz, çay, kahve, yeşil çay, bitki çayı içebilirsiniz. İlk aşamada gündüz 8 saat bir şey yememek zor gelebilir. Arada 4. saatte bir tabak çorba veya salata veya bir avuç kuru yemiş (ceviz, badem, fındık gibi) yiyebilirsiniz. Zaten zamanla acıkmayacağınız için yemeyeceksiniz.Örneğin sabah 10’da kahvaltı yapın, öğlen 14’de hafif bir şeyler atıştırın, 18’de akşam yemeğinizi yiyin ve bitirin.

Bol sebze, ot, baharat kullanabilirsiniz. Her renkten sebze yiyin. Bilin ki yenilen sebze ve otun rengi ne kadar koyu ise o kadar faydalıdır. Örneğin dereotu, roka, sumak, zerdeçal sofranızın vazgeçilmezleri olsun.

Kaliteli zeytinyağı ve tereyağınızı kısmaya gerek yok. İçine bel, pekmez koymamak kaydıyla tahin, susam yağı birer tatlı kaşığı yiyebilirsiniz.

Yine aralarda bir tatlı kaşığı hindistan cevizi yağı koyduğunuz kahvenizi ihmal etmeyin. Unutmayın sağlıklı yağlar sizi tok tutar ve vücudunuza şeker yerine yağ kullandırmayı öğretmiş olursunuz.

Bir diğer öneri akşam 19’dan sonra meyve, kuruyemiş dahil hiçbir şey yememektir. Busaatten sonra yenen gıdalar şekerli olmasalar bile gece salgılanan kıymetli zayıflatıcı hormonlarımızın salgılanmasını engeller. Uyurken yağ yakmak işte böyle mümkün.

Son bir öneri;  tabii ki egzersiz. Haftada 150 dk. olacak şekilde egzersiz yapın. Ne seviyorsanız onu yapın. Örneğin haftanın 5 günü yarım saat yürüyün. Biraz tempolu olsun. Yürürken yanınızda biri varsa zorlukla konuşacak kadar veya şarkı söyleyemeyecek kadar tempolu olabilir (kalp akciğer sorunu olanlar lütfen hekimine danışsın).

Artık insülin direncini kırmak için ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz. Bu beslenme planı ve yaşam şekli ile kilonuzda ve insülin düzeylerindeki azalmayı keyifle izleyebilirsiniz artık. Kolay gelsin.

Sağlıkla kalmanız dileğiyle.

Prof. Dr. Füsun Şahin 

Soru ve görüşleriniz için;

fsnsahin@hotmail.com 

0533 503 40 13 

 

 

 

 

The post 14 Kasım Dünya Diyabet (Şeker Hastalığı) günü sebebiyle İnsülin Direnci first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.

]]>
https://yirmihaber.com/14-kasim-dunya-diyabet-seker-hastaligi-gunu-sebebiyle-insulin-direnci/feed/ 0
Merkez Bankası’nın Raporundaki Riskler https://yirmihaber.com/merkez-bankasinin-raporundaki-riskler/ https://yirmihaber.com/merkez-bankasinin-raporundaki-riskler/#respond Fri, 30 Oct 2020 09:48:24 +0000 https://yirmihaber.com/?p=1759 Salgın dönemi Türk ekonomisi açısından finansal riskleri de olumsuz etkilemektedir. 28 Ekim tarihli TC Merkez Bankası Enflasyon Raporu üzerinden yapılabilecek değerlendirmeler kur, enflasyon ve faiz risklerinin boyutlarını ortaya koymaktadır. Raporun..

The post Merkez Bankası’nın Raporundaki Riskler first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.

]]>
Salgın dönemi Türk ekonomisi açısından finansal riskleri de olumsuz etkilemektedir. 28 Ekim tarihli TC Merkez Bankası Enflasyon Raporu üzerinden yapılabilecek değerlendirmeler kur, enflasyon ve faiz risklerinin boyutlarını ortaya koymaktadır. Raporun uluslararası piyasalara ilişkin değerlendirme sonuçlarına göre,

  • Gelişmiş ülkeler salgınla mücadele için para miktarını artırmaya ve destek politikalarını devam etmekte,
  • Enerji dışındaki emtia fiyatları salgın öncesi seviyelere geri gelmiş,
  • Emtia fiyatlarındaki artışa ve para miktarındaki genişlemeye rağmen, gelişmiş ülkelerde talep artmadığı için enflasyon seviyesi de düşük seyretmektedir.

Raporun Türkiye ile ilgili tespitleri ise,

  • Dünyada artan risk iştahı ve parasal genişlemeye rağmen ülkeden uluslararası portföy yatırımları çıkmaya devam etmekte,
  • Yılın ilk yarısında Merkez Bankası döviz rezervleri 22 milyar ABD doları seviyesinde azalmış,
  • Merkez Bankası’nın faizleri yükseltmesi nedeniyle ortalama fonlama faizleri yükselmiş,
  • Türk lirası üçüncü çeyrekte nominal ve reel olarak değer kaybederken, döviz kuru oynaklığı artmıştır. Gelişmekte olan ülke para birimleri son üç aylık dönemde ABD dolarına karşı yataya yakın seyrederken Türk lirası belirgin oranda değer kaybetmiş,
  • Uygulanan güçlü kredi ivmesi ve Türk lirasındaki değer kaybıyla birlikte enflasyon öngörülenden daha yüksek bir seyir izlemiştir.

Raporun ortaya koyduğu sonuçlar, Türkiye’de salgın döneminde finansal riskler ve belirsizlikler artmaktadır. Özellikle Türkiye’de dünyadan farklı olarak enflasyon ve faiz yükselmektedir. Yine Türk Lirası’nın değer kaybı diğer gelişen ülkelerin üzerindedir. Yeni dönemde kredi koşullarındaki daralma ve sıkılaşma politikası nedeniyle ticaret ve üretim işletmeleri ile hane halkının finansal kaynaklara ulaşımında sıkıntılar olacağından finansal risklerin ekonomideki etkileri de daha yoğun hissedilebilir. Enflasyon raporunun tespitiyle, ‘Küresel belirsizliklerin yanı sıra ülkeye özgü faktörlerin de etkisiyle artan ülke risk primi ve kur oynaklığı yüksek seyretmektedir. Bu durum döviz kuru oynaklığı ve beklenti kanalıyla enflasyon tahminleri üzerinde yukarı yönlü risk oluşturabilecektir. Ülke risk primi ve kur oynaklığında oluşabilecek yukarı yönlü hareketler finansal koşullar ve bilanço kanalıyla iktisadi faaliyeti aşağı yönlü etkileyebilecektir.’ Salgının yeniden yükselmesi ile sanayi üretiminin ve ihracat pazarlarının daralması ihtimali karşısında, Türk ekonomisinin kışa doğru yeni riskleri göğüsleyebilecek donanımlara sahip olması gerektiği rapordan çıkarılabilecek en net sonuçtur.

The post Merkez Bankası’nın Raporundaki Riskler first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.

]]>
https://yirmihaber.com/merkez-bankasinin-raporundaki-riskler/feed/ 0