Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce dün Denizli’yi ziyaret etti. Basın toplantısıyla başlayan program TMMOB, Degiad ve Baro ziyaretleriyle devam etti, Servergazi Semt Pazarı ve gençlerle yapılan Kınıklı Amfi Park’taki buluşmayla da son buldu.
Muharrem İnce’nin dün sarf ettiği manşet niteliğindeki sözlerini sizin için derledik:
“Haber olabilmek için sanırım sadece ölmem gerekiyor. Komaya bile girsem haber yapmayabilirler.”
Medya’ya: Türkiye’deki en mağdur parti Memleket Partisi’dir. Ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranabiliyoruz. AKP medyası hükümeti eleştirdiğimiz için, CHP medyası da CHP ve ortaklarını eleştirdiğimiz için bizi ekranlara çıkarmıyor. Bizim de ayrı bir medyamız olmadığından yurt gezilerine çıkarak yerel medya aracılığıyla vatandaşlarımıza ulaşmaya çalışıyoruz. AKP medyası bizim sadece CHP’yi eleştirdiğimiz kısımları veriyor ama CHP medyası hiçbir haberimize yer vermiyor. Orada haber olabilmek için sanırım sadece ölmem gerekiyor. Komaya bile girsem haber yapmayabilirler.
“Sülale’ye enişte aramıyoruz. Devleti yönetecek adam arıyoruz.”
Kılıçdaroğlu’na: Altı parti masaya oturmuşlar. Ana muhalefet partisi %25 oy almış ama kenarda oturuyor. CHP’nin başında ben olsam gider masanın başına ben otururdum. Başkası mı oturacak? Uysal olmak belki iyiymiş gibi görünebilir ama “Sülale’ye enişte aramıyoruz. Devleti yönetecek adam arıyoruz.”
“Eğer, Atatürk demeyecekseniz, eğitimi yine tarikatlara bırakacaksanız sizin Erdoğan’dan ne farkınız var?”
Altılı ittifak’a: Mutabakat metnine Atatürk yazmayalım, Temel Karamollaoğlu kızmasın. Tarikat-Cemaat yazmayalım Ali Babacan kızmasın. İstanbul sözleşmesi demeyelim, Davutoğlu kızmasın. Böyle bir şey olur mu? Sizin hiç ilkeniz yok mu? Bizim ilkelerimiz var. Mesela metinde Atatürk olmayacaksa Memleket Partisi o masada oturmaz. Terörün her türlüsünü kınayamıyorsan seninle aynı masada oturmayız. Eğitimi tarikatlara bırakacak mıyız bırakmayacak mıyız? Biz bırakmayacağız. Eğer bırakacaksan senin Erdoğan’dan ne farkın var?
Anketlere: Biz o anketleri biliyoruz, hiç umurunuzda değiller. Önümüzde bir yıla yakın süre var. Her gün iki vilayete dolaşıyoruz. Elinizi vicdanınıza koyun. Benim, Ahmet Davutoğlu’ndan, Temel Karamollaoğlu’ndan ya da Gültekin Uysal’dan daha az oy alacağıma siz inanıyor musunuz? Dışarı çıkıp 200 kişiye sorsak kimse benim daha az oy alacağımı söylemeyecektir.
Mülteci konusunda yapılan “Ensar” değil “Simsar” mantığıdır.
Mültecilerle ilgili; Bazı güney şehirlerimizde mülteci sayıları yerli nüfusu geçecek seviyelere ulaştı. Bu bir beka meselesidir. Bu yüzden biz iktidar olduğumuzda önce Suriye’ye büyükelçi atayacağız sonra da onları ülkelerine göndereceğiz. Biz böyle deyince de bazıları Ensar edebiyatı yapıyor. Bizim bunlara karnımız tok. Her gün sınırdan geçen mülteci sayısını adet adet paylaşan bu iktidarın İçişleri bakanı değil miydi? Siz kime ne anlatıyorsunuz? Bu hükümet mültecilere sadece ucuz işgücü olarak bakıyor. Bu “Ensar” değil “Simsar” mantığıdır.
Atanmak istiyoruz diyen Gençlere: Köprüye geçiş garantisi var, Havaalanına uçuş garantisi var, Hastaneye yatış garantisi var, o zaman mezunlara da atama garantisi verilsin. Bunu da yapsa yapsa ancak ben yaparım.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)