Kök kanalları tedavisinin “en korkulan diş prosedürleri” listesinin başında talihsiz bir yeri vardır. Bu korku büyük ölçüde asılsızdır; Aslında, yakın zamanda yapılan bir diş hekimliği endüstrisi araştırması, kök kanalları tedavisinden en çok korkan kişilerin bu işlemleri hiç yaptırmadığını ortaya çıkardı. Kök kanalları tedavisi ağrıyı gidermenin ve enfeksiyonu önlemenin terapötik bir yoludur. 

Kanal tedavisi neleri düzeltir?

Dişin dış beyaz tabakası olan mine, çok yüksek mineral içeriği nedeniyle insan vücudundaki en sert malzemedir. Diş minesi esas olarak hidroksiapatit olmak üzere minerallerden oluşur. Renk açık sarıdan kirli beyaza kadar değişebilir. Yarı saydam olduğu için dişlerinizin renginden sadece kısmen sorumludur.

Diş minesi, dişlerinizi diş çürümelerinden korumada çok önemli bir rol oynar. Bu nedenle diş minenizin tahrip olmasını önlemek için mümkün olan her şeyi yapmak önemlidir. Dişlerinizin iç katmanlarını asitlerin ve plakların etkilerinden koruyan esnek bir bariyer oluşturur. Ayrıca dişlerinizin hassas iç katmanlarını çok sıcak veya soğuk yiyecek ve içeceklerden korur.

Diş mineniz yok olduğunda, vücudunuz onun yerini başka bir şeyle tamamlayamaz. Vücudunuzun diğer bölümlerinden farklı olarak – kemikleriniz gibi – diş minesi canlı hücreler içermez ve bu nedenle yenilenemez. 

Zamanla dişin bu dış yüzeyindeki minede bir boşluk başlar. Erken yakalanırsa, çürümeyi gidermek ve yayılmasını durdurmak için genellikle bir dolgu yeterlidir. Ancak çürümenin devam etmesine izin verilirse, dişin daha derin katmanlarına girebilir ve dişi kan dolaşımına bağlayan sinirlere yakınlığı nedeniyle ağrıya neden olabilir. Bu olduğunda, diş hekiminiz büyük olasılıkla bir kanal tedavisi önerecektir. Endodontik tedavi olarak da adlandırılan bu işlem, dişin iç kısımlarındaki enfeksiyonu ortadan kaldırır ve dişi içten dışa doğru güçlendirir. Dişi korumak için genellikle dişin en üst kısmına bir taç yerleştirilir.

Kanal tedavisinin neden kötü bir ünü var?

Birçok diş prosedürü gibi, kanal tedavisi de anestezi olmadan yapılırdı. Ancak dişçilik endüstrisi daha iyi tedaviler geliştirmeye başladıkça dişçilik prosedürleri daha tolere edilebilir hale geldi. Gerçek şu ki, kök kanallarının tedavisi ağrıyı gidermek için vardır. Anestezi uygulanıyorsa ve enfeksiyon kalıcı olarak ortadan kaldırıldıysa işlem sırasında ağrı hissetmessiniz ve sonrasında çok az ağrı olur.

Siz de kök kanallarından dolayı sorun yaşadığınızı düşünüyorsanız detaylı bilgi almak ve tedavinizi başlatmak için diş hekiminizle görüşmeyi ertelemeyin. Unutmayın, tedavi edilmeyen her diş vücudunuzda başka sorunlara yol açabilir. 

Tüm okuyucularımıza sağlıklı günler diliyorum.

Diş Hekimi Erdal Ersan 

İmplavizyon Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği 

Bozkurt – Denizli 

The post Kök Kanalları Tedavisi ağrıyı gidermeye nasıl yardımcı olur? first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.

Düzenli diş muayeneleri, özellikle yaşlandıkça, ağız kanseri için düzenli olarak önemli taramaları içermelidir. Ağız kanseri diğer tüm kanser türlerinin %3’ünden azını oluştursa da, beş yıllık sağkalım oranı %58 ile en ölümcül kanserler arasındadır.

Ağız kanseri, kalıtsal faktörlere ek olarak, tütün kullanımı, alkol kötüye kullanımı veya taze meyve ve sebzelerin düşük tüketimi ile güçlü bir şekilde ilişkilidir. Aynı zamanda yaşla ilgili bir endişe söz konusudur. Yeni ağız kanseri vakalarının %90’ı 40 yaşın üzerindeki kişilerde ortaya çıkıyor ve bu da düzenli kontrollere olan ihtiyacı artırıyor. Birçok erken yara veya lezyon, aftlar gibi diğer durumları taklit edebildiğinden, bu taramalar daha da önemli hale geliyor. Olası bir ağız kanserini fark ettiğinizde hastalık ileri bir aşamada olabilir.

Ağız kanseri taraması niçin yapılır?

Ağız kanseri taramasının amacı, ağız kanserine yol açabilecek ağız kanserini veya kanser öncesi lezyonları, kanser veya lezyonların çıkarılmasının en kolay olduğu ve tedavi edilmesinin en muhtemel olduğu erken bir aşamada tespit etmektir. Ancak ağız kanseri taramasının hayat kurtardığını kanıtlayan hiçbir çalışma yoktur, bu nedenle tüm kuruluşlar ağız kanseri taraması için ağızdan taramanın yararları konusunda hemfikir değildir. Bazı gruplar tarama yapılmasını önerirken, diğerleri bir öneride bulunmak için yeterli kanıt olmadığını söylüyor.

Ağız kanseri riskini artırabilecek faktörler şunlardır:

– Sigara, puro, pipo, çiğneme tütünü ve enfiye dahil her türlü tütün kullanımı

– Ağır alkol kullanımı

– Önceden yapılmış ağız kanseri teşhisi

– Dudak kanseri riskini artıran önemli miktarda güneşe maruz kalma öyküsü

– Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, ağız ve boğaz kanseri teşhisi konan kişilerin sayısı son birkaç yılda artmaktadır. Bu kanserlerin artan sayısı cinsel yolla bulaşan enfeksiyon insan papilloma virüsü (HPV) ile ilişkilidir.

Ağız kanseri taraması nasıl yapılır?

Bir ağız kanseri tarama, hastanın ağız ve boğazının klinik muayenesiyle başlar ve hem görme hem de dokunmayı içerir. Önce yüz, boyun, dudaklar ve ağızdaki yumuşak dokularda şüpheli lezyonlar ve kırmızı veya beyaz lekeler ararız. Daha sonra ağız tabanında, boğazın kenarlarında ve glandüler bölgelerde olağandışı bir yumru olup olmadığına bakarız. Ayrıca dilin alt kısmı da dahil olmak üzere tüm taraflarını ve boğazınızın arkasını kaplayan dokuları inceleriz.

Herhangi bir anormallik tespit edersek, bu alanı ağız kanseri için daha fazla değerlendirmek için özel bir boya ve/veya ışık kullanırız. En yaygın testlerden bazıları şunlardır:

– Toluidin mavisi lekesi: Ağızdaki lezyonların mavi bir boya ile kaplandığı bir prosedür. Daha koyu lekeli alanların kanser olması veya kanser olma olasılığı daha yüksektir.

– Floresan boyama: Ağızdaki lezyonların özel bir ışık kullanılarak görüntülendiği bir prosedür. Hasta bir floresan gargara kullandıktan sonra, ışık altında bakıldığında normal doku anormal dokudan farklı görünür.

– Eksfoliatif sitoloji: Ağız boşluğundan hücre toplama prosedürü. Dudak, dil veya ağızdaki hücreleri nazikçe kazımak için bir parça pamuk, fırça veya küçük bir tahta çubuk kullanılır. Hücrelerin anormal olup olmadıklarını anlamak için mikroskop altında incelenir.

– Fırça biyopsisi: Bir lezyonun tüm katmanlarından hücreleri toplamak için tasarlanmış bir fırça kullanılarak hücrelerin çıkarılması. Hücrelerin anormal olup olmadıklarını anlamak için mikroskop altında incelenir.

Endişe verici bir şey fark edersek, şüpheli dokudan küçük bir parça alıp mikroskop altında kanser hücrelerinin varlığı için inceleyerek biyopsi yapabiliriz. Olası kanser gelişimine karşı ek bir önlem olarak kanser öncesi kabul edilen lezyonları da alabiliriz.

Ne Sıklıkta Ağız Kanseri Taraması Yaptırmalısınız?

Ağız kanserinin erken teşhisi, hastanın başarılı tedavi şansını artırabilir. Bu nedenle birçok diş hekimi, tüm ağzı inceleyen düzenli ağız kanseri taramaları yaptırmanızı önerir. 20 yaşından büyükler üç yılda bir, 40 yaşından büyükler ise yılda bir kez tarama yaptırmalıdır. Tütün kullanan, ağır alkol kullanan, insan papilloma virüsüne (HPV) sahip olan ve/veya ailesinde kanser öyküsü olan yetişkinler gibi risk faktörlerine sahip kişiler, yıllık ağız kanseri taraması talep etmelidir.

Kanser teşhisi kesinleştiğinde: 

Tanı kesinleştiğinde, bir tedavi planı ve prognozun oluşturulabilmesi için hastalığın yaygınlığının belirlenmesi gerekir. Evreleme, bir kanserin ulaştığı seviyeyi tanımlamak için kullanılan terimdir.  Evrelemede klinik, mikroskobik bulgular ve manyetik rezonans görüntüleme (MRI) gibi tekniklerle görüntüleme yer alır. Aşamaya bağlı olarak, sağlık uzmanınız büyük olasılıkla ameliyat ve/veya radyasyon ve/veya kemoterapi ile ilgili hususları içerecek bir tedavi planı formüle edecektir. Tüm tedavilerde, ağızdaki dişler ve zarlar, daha fazla çürüme, diş eti hastalığı ve diğer enfeksiyonlar, ağız kuruluğu ve diğer daha hassas değişikliklerden korunmalıdır.

Kanser riskiniz konusunda endişeleriniz varsa, riskinizi azaltabileceğiniz yollar ve hangi tarama testlerinin sizin için uygun olabileceği konusunda doktorunuzla konuşun.

Saygılarımla.

Diş Hekimi Erdal Ersan

The post Düzenli Taramalar Erken Ağız Kanseri Tespitine Yardımcı Olabilir first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.

Aspirin ne işe yarar?

Aspirin, prostaglandinlerin (bir lipid türü) oluşumunu bloke ederek ağrıyı hafifletir, bu kimyasallar vücudun; iltihaba, travmaya veya hastalığa karşı koruyucu tepkisini uyarır. Aspirin bu inflamatuar yanıtı azalttığı için ağrıyı hafifletir ve ateşi düşürür. Ayrıca kan trombositlerinin bir araya toplanmalarını önler. Bu, pıhtılaşmayı engeller, ancak sağlıklı kişilerde anormal kanamaya neden olabilir. Öte yandan kanın daralmış veya hasar görmüş kan damarlarında serbestçe hareket etmesini sağlayarak kalp krizi veya felç riski taşıyanlar için fayda sağlar.

Aspirin tedavisi kanamayı arttırır mı?

Düzenli aspirin tedavisinden fayda gören kişiler için bile istenmeyen kanama riskleri vardır. Beyinde felce yol açabilecek şiddetli travma veya kanama sırasında oluşturabileceği tehlikenin yanı sıra, çoğu diş hekimliğinde olmak üzere invaziv tıbbi prosedürleri de karmaşık hale getirebilir. Örneğin, aspirin tedavisi diş çekimi, kanal tedavisi veya yumuşak doku yüzeyini bozan diğer işlemler sırasında kanamanın hızını ve derecesini artırabilir.

Neden aspirin kullandığımı diş hekimime bildirmeliyim?

Fırçalamadan sonra diş etlerinizin kanaması, çoğunlukla periodontal (diş eti) hastalığın bir belirtisidir. Ancak bir aspirin tedavisi uyguluyorsanız, diş eti kanaması bir yan etki olabilir. Asıl nedenin ilaçlarınız mı yoksa diş eti hastalığınız mı olduğunu belirlemek için kapsamlı bir diş muayenesi gerekecektir.

Bu nedenle, düzenli olarak aspirin alıp almadığınızı, ne sıklıkta ve hangi dozda kullandığınızı diş hekiminize bildirmeniz önemlidir. Bu, ağzınızdaki durumların daha doğru teşhis edilmesine yardımcı olur ve herhangi bir diş işlemi sırasında olası kanama için ekstra önlemler alınmasını sağlar.

Aspirin ve benzeri ilaçların diş tedavisi üzerindeki etkileri hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz lütfen diş hekiminizle iletişime geçin.

Saygılarımla.

Diş Hekimi Erdal Ersan

İmplavizyon Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği

The post Diş Hekiminizin günlük Aspirin kullandığınızı bildiğinden emin olun! first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.

Diş boyama

Tütün kullanımı diş minesinde renk bozulmasına neden olur. Diş beyazlatma prosedürleri dişlerinizi beyaz tutmak için uzun bir yol kat ederken, sigara içmeye devam etmek, tekrarlayan lekeler anlamına gelir. Bu, istenen görünümü elde etmek için daha kısa bir süre boyunca ardışık aydınlatma uygulamalarına ihtiyaç duyulmasına neden olur. Sigarayı bırakırsanız, diş beyazlatma daha uzun süre dayanır ve hatta buna olan ihtiyacı tamamen ortadan kaldırabilir.

Azaltılmış enfeksiyon kontrolü

Sigara içmek, bağışıklık sistemini baskılama yeteneğine sahiptir ve vücudunuzun enfeksiyonla savaşmasını zorlaştırır. Bu, sigara içenleri sigara içmeyenlere göre diş eti iltihabına daha yatkın hale getirir. Sigara içenlerin bu enfeksiyonlara yakalanma olasılığı iki kat daha fazladır. Tahriş olmuş diş etleri, diş eti iltihabı veya periodontitis gibi diş eti hastalıklarına yol açar ve tedavi edilmezse diş kaybına yol açar.

Artan diş problemleri

Sigara içenler, sigara içmeyenlere göre iki kat daha fazla diş kaybı ve enfekte diş kökleri yaşarlar. Bu sorunlar tedavi edilse bile, sigara içenlerin iyileşmesi daha uzun sürebilir. Enfekte diş kökleri kanal tedavisi gerektirir. Enfeksiyonun boyutuna bağlı olarak dişin çekilmesi bile gerekebilir.

Kanser riskleri

Sigaranın akciğer kanserine neden olduğu iyi bilinmektedir. Bununla birlikte, diğer şeylerin yanı sıra ağız, yemek borusu ve boğaz kanserine de neden olur. Yapılan araştırmalara göre dudak, ağız, dil ve gırtlak kanseri olan kişilerin %90’ı sigara içiyor. Ek olarak, sigara içenlerin bu kanserleri geliştirme olasılığı sigara içmeyenlere göre altı kat daha fazladır.

Sigarayı bırakmak kolay değildir ancak diş hekiminizin yardımıyla, ulaşılabilir bir hedeftir. Sigara içmenin dişlerinize verdiği riskler hakkında daha fazla bilgi almak ve bırakmanıza yardımcı olmak için lütfen diş hekiminizle iletişime geçin.

The post Diş Hekimi Erdal Ersan’ın Yeni Yazısı; “Sigarayı Bırakma Nedenleri” first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.

Her hafta sağlık, güncel, yaşam ile ilgili yazılarımı beğeninize sunacağım. Denizli Bozkurt’ta İmplavizyon Diş Polikliniği kurucusuyum. Denizli Bozkurt ilçesinde 21 Kasım 2001 yılından bu yana önce muayenehane, 2018 yılından bu yana da poliklinik olarak diğer hekim arkadaşlarımla Bozkurt ve tüm çevre ilçelerine hizmet veriyoruz. Ara ara yazılarımda kendimden yine bahsetmeye devam ederim. Şimdi ilk yazımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Kaliteli Ağız Hijyeni Hastalığa Neden Olan Diş Plaklarının Kaldırılmasını En Üst Düzeye Çıkarır

Kültürümüzde güzel bir gülümseme, insanlar üzerinde bıraktığımız ilk izlenim için önemlidir. Kaliteli günlük ağız hijyeni alışkanlıkları ile muhteşem bir gülümseme, inci beyazı gibi dişler ve ferah bir nefes kolayca elde edilir. Ayrıca ağız sağlığı genel sağlıkla da çok yakından ilişkilidir. İyi bir diş hijyeni hem dişlerinizi hem de genel sağlığınızı ömür boyu korur.

Her gün sadece birkaç dakikanızı dişlerinizi doğru bir şekilde fırçalamak ve diş ipi kullanmak için ayırarak diş tedavisinin rahatsızlığından ve masraflarından kendinizi kurtarmaya yardımcı olabilirsiniz. İyi bir diş hijyeni sağlamak gülümsemenizi parlak tutmaktır. 

Ağzınızda milyonlarca bakteri olduğunu biliyor musunuz?

Ağzınız milyonlarca bakteriyle dolup taşıyor. Ancak endişelenmeyin: Çoğu iyi huylu ve hatta faydalıdır. Bununla birlikte, ağız sağlığınıza zarar verebilecek diş çürümesine veya periodontal (diş eti) hastalığa neden olan bazı bakteriler de vardır.

Bu hastalığa neden olan bakteriler, diş plağı adı verilen diş yüzeylerinde artık gıda parçacıklarının ince bir biyofilmi içinde beslenir ve çoğalır. Bu bakteri popülasyonlarını ve dolayısıyla hastalık riskinizi azaltmak için günlük fırçalama ve diş ipi kullanımıyla plak oluşumunu engellemeniz gerekir.

Şimdi hayatımızda günlük ağız hijyeni için fırçalar ve diş ipleri gibi kolaylaştırıcılar var. Bu noktada “etkili” fırçalama ve diş ipi kullanmak önemlidir. Her iki görevi de gerçekleştirmek oldukça kolay olsa da, plak temizlemeyi en üst düzeye çıkarmak için yapabileceğiniz birkaç şey vardır.

İlk görevle ilgili olarak, diş hekiminiz aksini önermedikçe dişlerinizi günde bir veya iki kez fırçalamalısınız. Ve kural: Kolay ve yumuşak fırçalamadır. Sert, agresif ovma diş etlerinize zarar verebilir. Kaliteli bir diş fırçası kullanarak yumuşak, dairesel bir hareket işi halledecektir. Sadece ısırma yüzeyleri boyunca köşeler ve yarıklar dahil tüm diş yüzeylerini fırçaladığınızdan emin olun. Ortalama olarak, tam bir fırçalama seansı yaklaşık iki dakika sürmelidir.

Ayrıca günde en az bir kez diş ipi kullanmalısınız. Yaklaşık 18 inç iplik alarak ve her bir ucu bir işaret veya orta parmağın etrafına sararak başlayın. Gergin çekin ve başparmaklarınızı kullanarak ipliği hareket ettirin, dişlerinizin arasındaki diş ipini gevşetin. Ardından, “C” şekli oluşturmak için dişin her iki yanına sarın ve diş ipini nazikçe yukarı ve aşağı kaydırın. Her iki çenedeki her dişin arasına diş ipi çekene kadar bunu yapmaya devam edin.

Her hijyen seansından sonra  dilinizi dişlerinize sürterek dişlerinizin temizliğini ne kadar iyi yaptığınız hakkında kabaca bir fikir edinebilirsiniz; dişlerinizin kaygan ve pürüzsüz hissetmesi gerekir. Herhangi bir kumlanma hissediyorsanız bir miktar plak kalmış demektir. Diş hekiminiz, düzenli diş hekimi ziyaretlerinizde temizleme etkinliğiniz hakkında size daha kesin bir değerlendirme yapabilir. Bu aynı zamanda hekiminizin, dişlerinizi temizlerken gözden kaçırdığınız herhangi bir plak ve tartardan da temizledikleri zamandır.

Profesyonel diş temizliği önemli olsa da, her gün plağı çıkarmak için yaptığınız şey, optimal ağız sağlığı için gerçek oyun değiştiricidir. Etkili ağız temizliği yapmak ve diş ipi kullanmak, gülümsemenizi sağlıklı tutmanın en iyi yoludur.

Diş Hekimi Erdal Ersan – İmplavizyon Diş Polikliniği – Bozkurt/Denizli 

The post Diş Hekimi Erdal Ersan Yeni Yazısı; Fırça ve Diş İpi: Gülümsemenizi Sağlıklı Tutmanın En İyi Yolu first appeared on Denizli Haber Denizli Güncel.