,
Ekonomi

Prof. Dr. Mustafa Yıldıran’ın Yeni Yazısı; “Salgına Karşı Sanayi ve İhracatın Yükselişi”

Prof. Dr. Mustafa Yıldıran’ın Yeni Yazısı; “Salgına Karşı Sanayi ve İhracatın Yükselişi”

Türk ekonomisinin güçlü yönü salgında ortaya çıktı. Türk sanayisinin küçümsenmeyecek bir beceri ve uyum yeteneğine sahip olduğu gerçeği salgındaki bütün olumsuzlukların içerisinde ümit veren ekonomik faktör. Türk sanayisinin yükselmesini sağlayan bir diğer ekonomik beceri de ihracat yeteneği. Bazı olaylar çabuk unutuluyor, ama bu başarı da Türk sanayicilerinin yetenekleri ekonomi için çok önemli. Fakat bu konuda ilk övgüyü Türkiye’yi ekonomide dönüştüren büyük devlet adamı eski Başbakan ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal hak ediyor. Eğer vaktiniz varsa Mehmet Ali Birand’ın muhteşem 32. Gün arşivinden ‘Özal’lı yıllar’ bölümünü izlerseniz daha iyi anlayacaksınız. Biliyorsunuz ki, Türkiye Süleyman Demirel’in Başbakan olduğu ve Özal’ın başbakan müsteşarı olarak öncülük ettiği 24 Ocak 1980’de 24 Ocak Kararları ile Türk ekonomisi kapalı bir iktisadi yapıdan dışa açık ve ihracat
yönelimli bir ekonomi olmaya karar verdi. Böylece 1983 yılında başlayan Özal’ın başbakanlığında ANAP iktidarı, 24 Ocak Kararları ile belirlenen ekonomik hedefleri uyguladı. Özellikle de Özal, ihracat yönelimli ekonomi politikası için işadamlarını yönlendirdi ve cesaretlendirdi. O kadar büyük bir değişim tek başına sağladığı bile söylenebilir. Aynı belgeselde Sakıp Sabancı dönüşüm araçlarından sadece bir tanesi olan ihracat için KDV iadesinin verilmesini anlayamadıklarını ve ekonominin iflas edeceğini düşündüklerini Özal’a karşı mahcubiyetini söylemektedir. İşte bu dönüşümün kırk yıllık sonucu olarak günümüzde Türk sanayicisinin ve ihracatçısının salgında başardıkları ile karşımıza çıkmaktadır.

Salgın döneminde Türk ekonomisinde hizmetler sektöründe meydana gelen durgunluğun sanayi sektöründe oluşmadığı görmekteyiz. Kamunun uyguladığı kısa çalışma ödeneği, kredi kolaylıkları ve diğer desteklerin de amaçlarına sanayi açısından ulaştığı gözlemlenebilmektedir. Yalnız döviz kurundaki değer düşüklüğü ihracata dönük sanayiyi teşvik ettiğini görsek de, kurdaki gelişmeler ekonominin bütünü açısından risk oluşturmaktadır. Sanayi üretimindeki artış devam ederken, sanayi yapısı da düşük teknolojiden yüksek teknolojiye doğru dönüşmektedir. Salgında tüm dünyada yaşanmakta olduğu gibi Türk sanayisinin de dijital ve yüksek teknolojiye doğru bir dönüşüm
geçirdiğini görmekteyiz. Şekil 1’de gösterildiği gibi, Sanayi endeksi 2019 yılından beri sürekli artmaktadır ve yüksek teknoloji endeksi 2021 yılının Mayıs ayında %122 seviyesine kadar çıkmıştır.

Sanayideki dönüşüm ve becerinin en büyük yansıması da, ihracattadır. 2021 yılı ihracatının TİM tarafından 200 milyar dolar seviyesine çıkacağı tahmin edilmektedir. Ocak 2021’de aylık ortalama ihracat 13 milyar Dolar seviyesindeyken, Haziran ayında 18 milyar dolar seviyesine çıkmıştır. Ocak ayına göre ihracat yaklaşık %36 seviyesinde yükselmiştir. İller bazında ise Batı Akdeniz ve Ege’deki bazı komşu iller arasında bir karşılaştırma da, Isparta ve Denizli’nin bölgedeki diğer illerden ve Türkiye ortalamasından daha hızlı bir ihracat artışı sağlamıştır(Şekil 2) . Denizli ilinin 1980’lere kadar giden ihracatçı geçmişi ve tekstil sektöründeki göreceli üstünlüğü ile sanayi de artan bir performans gösterdiği görülebilir. Salgın döneminde iller açısından ihracatın ekonomideki zorlukları aşmada yeniden alternatif olduğu da söylenebilir.

Ekonominin sanayi performansı İSO-500 Büyük sanayi firması verilerinden de anlayabiliriz. 2020 yılındaki 500 büyük sanayi araştırmasında da ortaya çıkan gerçek bütün risklere rağmen, sanayi işletmeleri esas faaliyet karlılığını(sanayideki üretimden kazanılan gelir) artırmış ve küçük de olsa reel büyüme gerçekleştirmiştir. Yani Türk sanayicisi kırk yıllık ekonomik dönüşümden sonra salgın döneminde aldığı destekle birlikte, sanayi de hem ayakta kalmış hem de salgın dönemine uyum sağlamayı başarmıştır. Sanayide başarılara rağmen, borç artış oranı, kur riski ve sürdürülebilir büyümeye yönelik değişimin tamamen sağlayamamış olması gibi riskler de gelecek açısından önemli tehditlerdir. Yine sanayide yüksek performans varsa da, uluslararası emsallerine göre Türkiye’deki sanayi işletmelerinin borsadaki değer düşüklüğü ekonomi açısından büyük bir risktir. Bu risk işletmelerin kolay el değiştirebileceği tehdidi nedeniyle, ekonomik güvenlik açısından da ele alınmalıdır. Türk sanayicisi ve ihracatçısının karşısındaki risklerin azaltılması ile farklı alternatiflerin de her zaman ortaya çıkacağını düşünmek gerekir. Türk sanayicisinin ve girişimcisinin sağladığı başarı, ekonominin tamamına aktarılabilmesi için 24 Ocak Kararları ile sağlanan büyük dönüşüm gibi yeni bir transformasyon gerekmektedir. Artık gelişmiş ekonomilerdeki gibi yenilikçi bir ekonomik yapı ve Kovid sonrası dönemde iklim değişikliklerine uygun karbon temelli bir ekonomik dönüşüm ekonomimiz için daha da önemli olacaktır.

Prof.Dr. Mustafa Yıldıran

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL