Ekonomi

Kur Hareketleri ve Mali Gelecek

Kur Hareketleri ve Mali Gelecek

Türkiye’de döviz kur hareketleri son iki haftadan beri arttı. Finansal piyasalarda özellikle borsada kur artışının sermaye girişlerini olumsuz etkilenebileceği fikri üzerinden, ekonomistler ve yatırımcılar çoğunluğu meydana gelen kur artışlarını dikkatle izlemeye başladılar. Aslında kurun artışından çok, kurun günlük değişim aralığının yüksek olması kur riski açısından önemlidir. İhracatçılar, dövizle borçlananlar ve kamu finansmanı açsısından bu sorun ekonomik sorunlar arasında en üsttedir. 2005 yılından sonra kurun seyri incelendiğinde, 2017 yılından sonra dalgalanmaların arttığını göstermektedir.  2012 yılından 2021 yılının Mart ayı sonuna kadar olan günlük döviz dalgalanmaların ortalama günlük değişimi Avro’da %4,37, dolar da ise %3,74 seviyesindedir. Bu oranlar, dövizle sözleşme yapacaklar için endişe verecek seviyedir. Yine aynı dönemde günlük %10’a yakın değer artışı şeklinde değişim olması ise, dünya ekonomisinde herhangi bir gelişmekte olan ülke açısından dövizle işlem yapmayı zorlaştırır. Aynı zamanda hem gelişmiş hem de gelişen ekonomilerde enflasyon korkusu ile birlikte ABD merkezli faiz oranlarının artacağı beklentisi de, kuru hareketlendirebilir.

Türkiye’de ekonomideki belirsizliklerin kaynakları küresel salgın ve jeopolitik riskler önceliklidir. Küresel ekonomide meydana gelen Brexit, Çin-ABD ticaret savaşları, İran ve Rusya ambargoları, Libya krizi, Doğu Akdeniz mücadelesi gibi tamamı belirsizlikleri artıran gelişmeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda MB para politikası araçlarını jeopolitik belirsizliklerin yönetilmesi sırasında kur operasyonlarında kullanmıştır. MB verilerine göre, döviz rezervleri incelendiğinde, 2016 yılının başında yaklaşık 93 milyar dolar seviyesinde, 2021 yılının Mart ayında ise 54 Milyar dolar seviyesinde gözükmektedir. Döviz rezervlerindeki azalış görünmesine rağmen, Türkiye’de en yüksek kur riski taşıyan özel firmaların dövizli borçları açık pozisyonlarındaki risk seviyesi kısmen de olsa azaltmayı başarmışlardır. 2016 yılında firmaların pozisyon açığı 189 milyar dolar seviyesindeyken, 2021 yılının başında 157,5 milyar dolar seviyesine düşmüştür. Firmaların artan kur dalgalanmalarına karşı kendilerini korumaya geçtiğini göstermektedir. Fakat firmaların geliştirdikleri koruma kalkanına rağmen, kurdaki ani artışlar kur tehdidinin de devam ettiğini de göstermektedir. Türkiye’de yüksek kur ihracatı artırıcı yönde etkisi olsa da, ithalat girdilerinin ve dış borçlanmanın maliyetini artırdığı için ‘kura bağlı’ rekabetçilik gücünün azalması gibi Türk ekonomisinde uzun dönemde yeni risklere neden olabilir. Bu nedenle ekonomide kur belirsizliğinin azaltılması piyasa güvenine bağlı olacaktır.

Türkiye için kurun istikrara kavuşması için dış risklerin azaltılması kolay olmayacağı için, iç piyasada dalgalanmayı artıran faktörlerin öne çıkarılması gereklidir. 2021 yılının başından beri vurgulanan ekonomide güven artırıcı önlemlerin alınması ve bir plana bağlı uygulanması daha önemli gözükmektedir. Türkiye’de Turgut Özal’ın öncülüğünde Serbest Piyasa Ekonomisine geçişte ortaya konulan program ve dönüşüm ekonomiyi 70’li yıllardaki sıkıntılardan kurtarmayı başarması ve Türk ekonomisini dışa açılmaya yönlendirmesi gibi, temel ve istikrarlı bir değişim modeline ihtiyaç duyduğumuz söylenebilir.

Küresel salgın karar vericiler için tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ekonomik şartları ağırlaştırmaktadır. Salgından kaynaklanan zorlukların yanında, yeninden zorlaşacak finansman şartları ekonomide dalgalanmaların artacağına yönelik işaretler taşımaktadır. Türk ekonomisinin dünyadaki en büyük üstünlüğü bütün zorluklara rağmen büyümesidir. Fakat ekonomi politikasındaki belirsizlikler, piyasa şartlarında döviz girişi ve uluslararası yatırımcılarının güvenini azaltıcı etkiler yapması halinde, kur dalgalanmalarının devam edeceğini ve Türkiye’nin finansman şartlarının etkilenmesi de mümkündür.

Prof. Dr. Mustafa Yıldıran

 

,

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

,

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL