Yazarlar

Seçim Sonrasında Ekonomi: Rasyonele Dönüş Zorunluluğu

Seçim Sonrasında Ekonomi: Rasyonele Dönüş Zorunluluğu

Seçim bitti, ekonomik gerçeklere dönme zamanı. Türk ekonomisi Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında çözülmesi gereken zorlu engeller ve zorluklarla karşı karşıyadır. Ekonominin potansiyeli yüksek olmakla birlikte sorunları derin ve kronikleşmiş özellikler taşımaktadır. Yüzüncü yılındaki sorunlarımız, engeller, fırsatlar ve çözüm yolları nelerdir? Sorusunun cevabı da kapsamlı olmak zorunda.

Türk ekonomisinin sorunları

Ekonomide yapılan anketler ve şikayetler dikkate alındığında insanların aklına gelen ilk sorun, enflasyon ve hayat pahalılığıdır. Fakat bana göre aslında ekonomideki ilk sorun, büyüme istikrarsızlığı ve dalgalanmaların yüksekliğidir. Çünkü gelişmiş tüm ekonomiler incelendiğinde hepsinin ortak bir yaklaşım, istikrarlı bir model ve sürekli bir iktisadi kültür içerdiğini görebilirsiniz. Mesela Almanya, ABD ve İngiltere denildiği zaman ülkenin eleştirilse bile ekonomik yapının ana unsurlarının sürekli değişmediğini ve istikrarlı yapının devam ettiğini görebiliriz. Türk ekonomisinin temel bir özelliğini tanımlayan bir genel özellik yerine istikrasızlık kavramı öne çıkmaktadır. Dolayısıyla ekonomik mücadelenin temel hedefi istikrarsızlığı azaltmak olmalıdır.

2018 yılından 2022 sonuna kadar olan dönemi incelersek, Türk ekonomisindeki dalgalanma ve tarz sorunu anlaşılmaktadır. Bu dönemde, pandemi ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi nedeniyle dış sorunların yoğun olduğu göz önünde tutularak konunun incelenmesi gerekir. Ama dünyadaki tüm ekonomilerin benzer sorunlarla uğraştığını da unutmamak gerekir. Bu dönemde tablo 1’de gösterildiği gibi, tarım sektörü ortalama %1,9 oranında büyürken, büyüme oranları arasında %3,4 seviyesinde bir dalgalanma vardır. Yine sanayi sektörü büyümeye en çok katkı sağlayan sektör olmasına rağmen ortalama %5,2 büyürken %11,2 oranında dalgalanma yaşanmaktadır. Sanayi sektöründe çeyrek dönemler arasında %57 oranında aralıkta değişkenlik yaşanmıştır. Ülkenin mili geliri %4,6 büyürken, %6,4 oranında dalgalanmaktadır.  Türk ekonomisindeki dalgalanma ve değişkenlik sorunu ivedilikle çözümlenmesi gereken bir konudur. Çünkü bu değişim istikrarlı ekonomik büyümenin sağlanamadığını göstermektedir. Türk ekonomisinde inşaat sektörünün büyümede önemli olduğu bir gerçektir. Fakat ekonomik büyümede son beş yılda inşaat sektörünün %4,7 oranında küçüldüğü göz önüne alınırsa, inşaat sektöründeki küçülmenin hem konut fiyatlarını hem de kira maliyetlerini yükselmesinde etkisi olduğu göz ardı edilmez bir gerçektir. Yani inşaat sektörünün milli gelire katkısı olmadığı gibi ekonominin küçülmesine de neden olmaktadır.

İkinci önemli sorun ise, ekonomideki gelişmenin hangi finansman kaynakları ile sağlandığıdır. Grafik 1’de gösterildiği gibi Türkiye’deki büyümenin temel kaynakları kamu gelirleri ve banka kredileridir. Fakat Türkiye’nin dış borçlarındaki artış 2015 yılının başlangıcına göre %10 artmıştır. Türkiye’nin bankacılık sektörünün büyümenin finansmanında kilit rolü olduğu ve bankacılık sektörünün mali yapısının korunmasının önemlidir. 2021 sonrasında ise, bankacılık kredi hacmindeki artışın hızı düşerken, dış borçlarda artışın daha hızlı olduğu ortaya çıkmaktadır.  Dış borç artışının 2020 yılının ilk çeyreğinden sonra hızlı bir artış trendi yeni bir finansal risk göstergesidir. Türkiye’nin dış borç stokundaki artış trendinin devam etmesi hem kur hem de faiz baskısını artıracaktır. Türkiye’nin finansman maliyetlerini de artıracaktır.

Türkiye’nin yaşadığı ekonomik zorlukların izlenebildiği en önemli göstergeler, fiyat seviyesi, kur ve faizdir. 2021 yılının ikinci çeyreğinden sonra izlenen istisnai uygulamaları içeren ekonomi politikası(heteredoks) göstergeleri de kötüleştirmektedir. En önemli sorun da Merkez Bankası’nın para politikası üzerindeki etkinliğini kaybetmesidir. Bunu politika faizi ile kur-fiyat seviyesindeki ayrışmadan anlayabiliriz. Kredi faizlerinin de enflasyon ve kur karşısında aşağıda kalması ile bankacılığın düşük faizle fonlanıp kredi fonlaması şeklindeki sistem kısa sürede tıkınama işaretleri gösterdiği için ihtiyaç kredileri limitleri sınırlandırılmasına yönelik düzenlemeler ile sorun çözümlenmeye çalışılmıştır. Fakat kısa dönemde başarılı görünmesine rağmen, ekonomi politikasının içinden çıkılması zor bir labirentte dönüştürmüştür.  Geldiğimiz noktada grafik 2’de gösterildiği gibi kurun Kur Korumalı Mevduat sistemine rağmen yükseldiği, enflasyonun yüksek oranlarda seyrettiği ve buna rağmen ulusal paranın koruma mekanizması olan politika faizinin ise işlevini kaybettiği bir aşamaya geçilmiştir. Döviz kuru yükselişindeki sorunları çözümlenmesinde çözüm olarak ortaya konulan kur korumalı mevduat sisteminin de hem bütçeye hem de Merkez Bankası bilançosunu mali yükü artmaktadır. Dolayısıyla serbest kur politikasına saklı bir kamu müdahale sistemi olan kur korumalı mevduat sisteminin de tedrici olarak finansal sistemle entegre edilmesi gerekir.

Ekonominin küresel ekonomi ile olan ilişkileri ise kırılgan ve tek yönlü bir boyuttadır. Pandemi döneminde Çin’in üretim kapasitesinin azalması ve tedarik süreçlerindeki tıkanmalar Türk sanayisi için ihracatı kolaylaştırıcı rol oynadı. Aynı dönemde kur politikasının faizlerin düşürülmesi ile başlayan ani yükselişi ile ihracat hızlı bir artış sürecine girdi. Özellikle sanayi işletmelerinin yüksek enflasyona rağmen net karlılıklarının çok yüksek olduğu ve kısa dönemde döviz açık pozisyonlarını çözebildikleri bir dönem yaşandı. Fakat bu olumlu gelişmelere rağmen ihracatın %50-60 seviyesinde ithal girdi bağımlılığı ve enerji maliyetlerinin de ani yükselişi ithalatında hızlı yükselmesini tetikledi. Grafik 3’te gösterildiği gibi hiç kapanmayan dış ticaret açığı 2021 yılının son çeyreğinden sonra hızla artmaya devam etmektedir.

Türk ekonomisi üzerindeki en olumsuz eleştirilerden birisi de, döviz veya likidite krizine dönüşebilecek bir sorun olup olmadığıdır. Ekonomide turizm gelirleri, ihracat satışları, iç tüketim büyüklüğü ve üretken sanayi yapısı nedeniyle ekonomik çöküşten korunulsa da riskler asgari seviyeye düşmemiştir. Ekonomik risklerin yönetimi konusundaki tartışmalar ve rasyonellikten uzaklaşma çözülmesi gereken en önemli sorundur.

Ekonomik çözümler konusunda en önemli kavram ‘güven’ dir. Güven ekonominin psikolojik ve bilişsel gücüdür. 2018 ve 2023 yıllarında ekonomi yönetiminin en büyük kaybı, piyasaların kendilerine olan güven faktörüdür. Yeni ekonomi yönetiminin ilk zorluğu ekonomik yapıda güvenirliliği yeniden tesis etmektir. Diğer bir faktör ise ekonomik istikrarı sağlayacak ekonomik tarz yaratmaktır. Dünyadaki örneklerde otoriter rejimler tarafından yönetilen piyasa ekonomileri, demokratik yönetimlerdeki rekabetçi piyasalar gibi çok farklı modeller söz konusudur. Türk ekonomisini ise net tanımlayan bir karakteristik kavramdan söz edemiyoruz. Bu sorun uzun dönemli istikrarlı ve karakteri olan bir ekonomi politikası ile sağlanabilecektir. Büyük iktisatçımız Sabri Ülgener’in tespityle bu sorun ‘zihniyetle ilgilidir. Zihniyet sorunu, subjektif, değişken ve geleneklere bağlı değerler sisteminden, ülke gerçeklerine bağlı, küresel ekonomideki rekabeti anlayan, teknolojik gelişmelere uyumlu ve rasyonelleşme eğilimindeki bir ekonomi politikası ile çözebilecektir.

Çözümün başka bir unsuru da, dünya ekonomisindeki değişimlere ayak uydurabilme gücüdür. Dünya ekonomisindeki özellikle nüfusa dayalı ekonomik güçlerin yeniden yükselişe geçtiğini görmekteyiz. Özellikle bütün sorunlarına rağmen Çin, Hindistan ve Brezilya gibi büyük nüfuslu ülkelerin dünya ekonomisinde öne çıktığını fark etmek gerekiyor. Özellikle dünya nüfusunun en kalabalık kısmının Güney Asya ve Pasifik havzasında yoğunlaştığı dikkate alınırsa Türkiye’nin pazar konusunda çalışmalarını yeniden gözden geçirmesini gerektirmektedir.

Göz önünde tutulması gerekenlerden birisi de, rekabetçi rasyonel kapitalist modelin Fransız tarihçi Braudel’in tarihi tespitiyle dünyanın gelişmesinde bin yıldan daha fazla sürede ekonomik refahın kaynağı olduğu gerçeğinin unutulmamasıdır. Kolektivist veya devletin ekonomik kaynaklara sahip olduğu ekonomik modeller kısa dönemde başarılar elde etse de tüm tarihi tecrübeler uzun soluklu olmadıklarıdır. Yine bu modeller, ülke vatandaşlarının asıl sahibi olduğu piyasayı çökerttiği için dinamizmin kaybolmamasına ve insanların kamu mekanizmanızdan beslenen verimsiz ve yenilik gücünü kaybetmiş topluluğa dönüşmesine sebep olmaktadır. Türkiye’de devletin savunma sanayi ve tarım dışındaki faaliyetlerini olabildiğince küçültmesi ve geriye çekilmesi rekabet gücünü artıracaktır. Yine başarılı olarak uygulanan sağlık politikasının sürdürülebilirliği açısından sosyal güvenlik sisteminin finansman yapısının güçlendirilmesine yönelik önlemler alması da gereklidir.

Son dönemin an acil sorunu da, küresel ve bölgesel göç baskısını rasyonel olarak yönetmesidir. Türkiye’ye yönelik göç ve sığınmacı yayılımı ekonomik zorlukları da beraberinde getirmektedir. Türkiye’de nüfus yapısını değiştirdiği gibi, sanayi ve tarımın işgücü yapısını göçmenlerin üzerinden yürütülmesine dönüşmektedir. Ülkedeki göçmen ve sığınmacı sayısının nüfusun %8’e yakın seviyede değişmesine yol açtığı gibi, konut politikasının bozulmasına, enflasyon oranlarının hızla yükselmesine ve nüfus yapısının değişmesine neden olduğu için ulusal ekonomik model oluşmasına engeldir. Özellikle halen devam eden göç akımının durdurulması ve gelen nüfusun büyük kısmının ülkelerine geri gönderilmesi stratejik yönetim gerektiren ivedilikle çözümlenmesi gereken hususlardandır.

Ekonomi yönetiminden ilk beklenen piyasaların yerine oturması ve belirsizliklerin azalmasıdır. Ama asıl yapılması gereken ekonomide Türk tarzı diye adlandırılabilecek ekonomik istikrarı ve ülkeyi geleceğe taşıyacak bir model oluşturulması gerekir. Böylece, Türk gençliğinin gelecek kaygılarını azaltılıp, devlete olan güvenini artıracak bir politikanın oluşturulması, Cumhuriyetimizin 100. Yılında büyük bir iktisadi vizyon olacaktır. Türkiye’nin yeni yüzyılı tarihi iktisadi sorunu olan, tarz ve istikrar sorununu çözülmesi ile parlak bir asır olabilecektir.

05/06/2023

Prof. Dr. Mustafa Yıldıran

Saygı ve Sevgilerimle.

 

,

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

,

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL