Yazarlar

Prof. Dr. Mustafa Yıldıran’ın Yeni Yazısı; Üç Haneli Enflasyon ve Enflasyon Muhasebesi

Prof. Dr. Mustafa Yıldıran’ın Yeni Yazısı; Üç Haneli Enflasyon ve Enflasyon Muhasebesi

Küresel salgından sonra dünyada ve Türkiye’de enflasyon patladı. Türkiye’de 2019 yılının başından bu yana tüketici fiyatlarında %227, üretici fiyatlarında ise %389 artış var. Enflasyonu 2022 yılı Haziran ayı sonunda TÜİK ölçümlerine göre tüketici fiyatları,%78,6 ve üretici fiyatları da %138,31’e yükseldi. Yani Türk ekonomisi 2022 yılının Şubat ayından beri üç haneli enflasyon ortamındadır. Üretici fiyatlarının yüksekliği doğrudan üretim maliyetleri ile ilgili olduğu için, tüketici fiyatlarındaki beklentileri de olumsuz etkilemeye devam ediyor.

Enflasyonist ortam, insanların satın alma gücünü azaltmakta, ülkedeki fiyat davranışlarını bozmakta ve sürekli fiyat artışları beklentisi altında ekonomik belirsizlikleri artırmaktadır. Enflasyonla mücadele şartları da sürekli olarak zorlaşmaktadır. Türkiye’de enflasyon, para politikasındaki belirsizlik, kamu maliyesinde artan riskler, küresel emtia fiyatlarındaki artış ve gıda/yüksek teknoloji ürünleri/konut gibi iktisadi malların fiyatlarındaki artış beklentilerine bağlıdır. Bu konularda enflasyonla mücadele kapsamında hem kamuda ayrıntılı bir ekonomik program izlenmediği hem de küresel ekonomideki belirsizlik azalmadığı için, enflasyon tehdidi artarak devam etmektedir.

Enflasyonla mücadele de kim ne yapabilir? Sorusunun cevabı muhatabına göre değişecektir. Bireyler ve hane halkı enflasyon karşısında, satın alma gücünü sürekli kaybettiği için mücadele etme imkânları sınırlıdır. Kamu kesimi, küresel salgınla başlayan gevşek kamu maliyesi ve para politikası uygulamaları nedeniyle talep yönünden enflasyonun artışında etkisi bulunmaktadır. Klasik anlamda enflasyonla mücadele yöntemleri olan sıkı para politikası ve daraltıcı maliye politikası yöntemleri tercih edilmemektedir. Reel sektör ve firmalar ise, enflasyonla mücadelede ihracat pazarlarını çıkış yolu olarak görmektedir. Türkiye’de 2021 yılında İSO-500 firmalarının ihracatı %39 ve faaliyet karlılığı ise %139 artmamıştır. Fakat borçlanma faizlerinin yükselmesi ile firmaların finansman giderleri ve enflasyon nedeniyle maliyetleri artığı için karlılıklarının fiktif(görünürde) olup, olmadığı tartışmalıdır. Enflasyonist ortamda firmaların enflasyonla mücadele edebilmesi için, mali bilgilerinin enflasyondan arındırılması gerekir.

Türkiye’de normal enflasyon dönemlerinde hazırlanan mali tabloların, yüksek enflasyon dönemlerinde gerçekliği tartışmalı olacaktır. Tarihi değerler üzerinden kayıt yapılmasını içeren Vergi Usul Kanunu hükümlerinin uygulanması, firmaların planlama, yönetim ve stratejilerini olumsuz etkiler. Ayrıca sürekli fiyatları artan ürünlerin satışını yapan firmaların yüksek kar nedeniyle vergi yükü de artacaktır. Yine firmalar enflasyonun etkisini azaltmak için borçlanmaya yöneleceği için, borçlanmanın getirdiği finansal yüklerin finansal sıkıntı maliyetlerini artırması söz konusu olabilir. Ayrıca yabancı firmaların yerli paranın düşüşü nedeniyle, kur çevirme maliyetleri artacak ve uluslararası muhasebe standartları ile değerleme yapılmadığı için finansal tabloların güvenilirliği de tartışılacaktır. Bu nedenle, firmaları enflasyon muhasebesi uygulamaları ile gerçeğe yakın değerleme ve mali tablolar hazırlama imkânı elde edebilecektir.

Firmalarda enflasyondan arındırılmış mali bilgiler ‘enflasyon muhasebesi’ kurallarının uygulanması ile elde edilebilir. Türkiye’de enflasyon muhasebesi uygulamaları için, 2004 yılında 5024 sayılı kanun çıkarılmıştır. 1994 ve 2001 yıllarındaki üç haneli enflasyon rakamlarına ulaşınca ‘enflasyon muhasebesi’ düzenlemesi zorunlu oldu. Yalnız şimdiye kadar 2004 yılında uygulansa da, enflasyon muhasebesinin Türkiye’de tam olarak uygulandığını söylemek zordur.

Enflasyon muhasebesine geçiş şartları nelerdir?

Enflasyon muhasebesinin uygulanmasına VUK mük.298. maddesinde de sayılan aşağıdaki şartlar gerçekleştiğinde geçilir:

-İçinde bulunan dönem de dâhil yıllık Yi-ÜFE endeksine göre hesaplanan enflasyon toplamı son 36 ayda %100’ü geçmesi ve

-içinde bulunan dönemde %10’dan fazla olması durumda enflasyon muhasebesi uygulanır.

-Ayrıca enflasyon muhasebesini uygulayabilmek için (a) Gelir veya kurumlar mükellefi olmak, (b) bilanço esasına göre defter tutmak şartlarını da taşımak gerekir.

Kasım 2021’den sonra Türkiye’de enflasyon muhasebesi şartları oluşmasına rağmen, 20/01/2022 tarihli resmi gazetede yayınlanan 7352 sayılı kanuna geçici madde ile geçiş ertelenmiştir. Fakat düzenleme de ‘1/12/2023 tarihli mali tablolar, enflasyon düzeltmesi şartlarının oluşup oluşmadığına bakılmaksızın enflasyon düzeltmesine tabi tutulur’ ifadesi yer aldığı için 2023 yılında üçüncü maddede şartları taşıyan tüm firmalar enflasyon muhasebesi uygulayacaktır.

Türkiye’de firmalar için UMS 29 “Yüksek Enflasyonlu Ekonomilerde Finansal Raporlama” standardına göre finansal tabloların enflasyon düzelmesini de 2005 yılından bu yana yapılabilmektedir. Fakat VUK’na göre vergi matrahında enflasyon düzeltme sonucunda elde edilecek kar veya zararın işlemlere konu olamaz. Bu nedenle, firmalar enflasyon düzeltmesini yaptıklarında kendilerine gerçek finansal performanslarını ölçmek imkânı verecektir. Özetle, yeniden üç haneli enflasyonu gören Türk firmaları, enflasyon muhasebesi ile firma değerlerini enflasyondan arındırmak için araç olarak kullanabilir.

Saygılarımla.

Prof. Dr. Mustafa Yıldıran

,

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

,

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL